Yazar : M. Ertuğrul
Düzdağ İz Yayıncılık
Yakın
tarihimizin üzücü, ürkütücü ve tiksindirici karanlıkları içinden, bazı maskeler
ve onların arkasındaki çirkin yüzler...Bunların kimlikleri ve milletimizi içine
sürükledikleri fikir ve inanç uçurumları.
Sonraki
zamanlarda Tekin Alp ismini de kullanacak olan Türkiye’deki Türkçülük
hareketinin liderlerinden Yahudi Moiz Kohen.
İshak
Kohen’in oğlu Moiz Kohen, bugün Yunanistan sınırları içerisinde
yer alan Serez’de dokuz çocuklu Musevi bir ailenin en küçüğü olarak
1883 yılında dünyaya gelir.Ailesi daha sonra, kültürler ve ırklar mozaiği olan
Selanik’e göçer.Burada Fransız Yahudileri tarafından Doğu’da yaşayan
Yahudilerin eğitimlerini geliştirmek amacıyla kurulan Alliance Israelite
Universelle adlı hayır derneğinin yönettiği bir okula devam eder.Aynı zaman
dilimlerinde Kohen, Selanik Yahudi Öğretmen okulunda hahamlık öğrenimine devam
eder.Fakat hayatının hiçbir döneminde resmi olarak hahamlık
yapmaz.Daha sonra, önce Selanik’te üç yıllık Ecole Imperiale de Droit’da, sonra
da İstanbul’da hukuk okur.
1907’li
yıllarda bazı Selanikli Yahudilerle beraber masonların faaliyetlerine
katılır.1909 yılında düzenlenen Hamburg Dünya Siyonist Kongresi’ne Selanik
delegesi olarak iştirak eder.Kongreye katılan delegelerin çoğunluğu “tüm
dünyadan Filistin’e bir Yahudi göçü” görüşünü desteklerken, Moiz Kohen
yapılacak Yahudi göçünün “Osmanlı İmparatorluğu’nun tüm bölgelerine yapılması
gerektiği” görüşünü destekler.Bu yüzden ortaya çıkan görüş ayrılıklarından dolayı
kongreyi erken terk edip Selanik’e döner.Moiz Kohen’in bu tarihlerden sonra
Yahudilikle ilgili faaliyetlerden uzaklaşıp Türk ulusculuğuna yönelmesi oldukça
dikkat çekici ve kafa karıştırıcıdır.
Moiz
Kohen, 1908 yılından itibaren İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin siyasal
çalışmalarına aktif bir şekilde destek verir. Fakat cemiyetin karar verme
mekanizmaları üzerinde bir etkinliğe kavuşamaz(Örneğin, hiçbir zaman yine
Selanikli bir Yahudi olan Emanuel Karasu’nun Cemiyetin üzerinde etkinlik gücüne
kavuşamamıştır).
Moiz
Kohen, Selanik Şehrinin 1912’de Yunanlılar tarafından ele geçirilmesi üzerine,
birkaç ay Viyana’da kaldıktan sonra İstanbul’a yerleşir. Burada
düşünsel olarak ilişkide bulunduğu kişiler arasında Ziya Gökalp ve Celal Sahir
Şenozan gibi isimler vardı. Kohen, Türkçülük görüşlerini geliştirirken Ziya
Gökalp’tan çok etkilenir. Bazı kaynaklarda Ziya Gökalp’ın Moiz Kohen’den
etkilendiği iddia edilir ki bu doğru değildir. Tam tersi Moiz Kohen, Ziya
Gökalp’den çok etkilenmiş ve adeta onun fikirsel öğrencisi konumunda
kalmıştır.O kadar ki; sonradan kullanacağı “Tekinalp” takma adının Ziya Gökalp
tarafından kendisine verildiği öne sürülmüştür.İstanbul yıllarında Kohen, Türk
Yurdu, Türk Derneği ve Yeni Mecmua gibi dergilerde kültürel ve ekonomik konuları
işlediği makaleler yazar.
İlk
denemesi olan “Türkler Milli Bir Ruh Arayışı İçindeler” adlı makalesi, 1912
yılında Turancı eğilimleri bulunan İstanbul Türk Yurdu adlı dergide Fransızca
aslından çevrilerek yayınlanır.
1914’te
İstanbul’da Türkçe olarak basılan “Turan”, bütün Türk asıllı insanların mutlu
vatanı Turan’ı ve bunun politik geleceği üzerine çeşitli varsayımların
irdelendiği Büyük Türklük üzerine uzunca bir çalışmaydı.
1 914
Yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşa girmesinden sonra yayınlanan “Türkler
bu Muharebede Ne Kazanabilirler? Büyük Türklük:En Meşhur Türkçülerin Mütalaatı”
adlı kitabı yayınlanır.Kitap, Enver Paşa ve diğer bazı İttihat ve Terakki
liderleriyle birlikte benimsediği Büyük Türklük ideolojisi hakkında etkileyici
bir senaryo sunuyordu.
Birinci
Dünya Savaşı boyunca Tekinalp yoğun olarak güncel konular üzerine, daha çok
süreli yayınlar için makaleler yazar.
Kurtuluş
Savaşı sırasında İstanbul’daki yaşantısına “Duhan Türk anonim Şirketi” adlı bir
tütün şirketinde hukuk danışmanı olarak devam eden Moiz Kohen, radikal Türkçü
fikirleri savunmasına rağmen, oldukça tuhaf bir şekilde Anadolu’daki
bağımsızlık hareketine destek sayılabilecek ne bir eylemde bulunmuş, ne de bir
fikir yazıs
Kohen,
Birinci Dünya Savaşının ardından gerçekleştirilen Kurtuluş Savaşı’nın
kazanılmasının ardından Kemalizm’i ateşli bir şekilde desteklemeye
başlar.Tekinalp’in Kemalizm adlı kitabı 1936 yılında yayınlanır.Bu
kitabında; “Türklerin İslamiyet’i kabul etmeleri sonrasında öz değerlerini
kaybettiğini, bu değerlerin ancak yeni bir fikirsel anlayış ile
yeniden ortaya çıkacağını” iddia etmektedir.
Moiz
Kohen, yazılarında İslamiyet’ten arındırılmış laik bir Türkçülük anlayışını
savunmaktaydı.O, Türklerin İslamiyet’e girmesiyle “atalar ruhundan” uzaklaşarak
“sentetik(yapay) ruh” yapısına büründüğünü iddia etmektedir. Tekinalp’in
“atalar ruhu” dediği kavramdan İslamiyet öncesi özellikle Atilla, Mete ve
Cengiz Han dönemlerindeki Şamanist Türklerin anlayışı ve yaşayışı
kastedilmektedir. Ona göre Türkler İslamiyet’i kabul ettikten sonra “(…) Atalar
ruhu uzun bir küsuf(kararma, özünden uzaklaşma) geçirmiş, onun yerine, milletin
manevi hayatı üzerinde, sentetik(suni ve yapmacık) yahut İslamlar arası adını
verdiğimiz ruh hakim olmuştur.Cengiz Han atalar ruhunun yasalarından hareket
ettiği için büyük kahramanlıklar elde ederken, Timur’un başarısı dar bir alanda
kalmıştır(Müslüman olduğu için herhalde!!!???).
Moiz
Kohen’in günlüklerinden öğrendiğimize göre yazmayı planladığı son kitabı
“Musevi Mucizesi” adını taşıyacaktı.Kohen, ömrünün sonuna kadar “haham
disiplinini ve Ortodoks Yahudi kimliğini” korur, 1961 yılında Fransa’nın Nice
kentinde ölür ve Yahudi geleneklerine göre düzenlenen bir törenin ardından
buradaki Yahudi mezarlığına gömülür.
Yazımızı
beyin jimnastiği olabilecek şu soruyu okuyuculara yönelterek bitirelim: hayatı
boyunca Siyonist düşüncelerini gizleyip yaşamını Osmanlı İmparatorluğu ve daha
sonrasında Türkiye’deki Yahudilerin Türkleştirilmesine adamış gözüken,
“İslamiyet’ten arındırılmış” Turancı ve Türkçü görüşleri
en radikal bir şekilde savunan, 1909 yılında bir gazeteye gönderdiği bir
açıklamada “(…)hala Siyonistim, her zaman da Siyonist kalacağım”
diyen Haham Moiz Kohen bütün bu Radikal
teorileri geliştirme ihtiyacını acaba neden duymuştur?
BOZKURTÇUNUN AMENTÜSÜ -
1928 tarihli Türk'ün yeni amentüsünden sonra
bir de Bozkurtçunu Amentüsü nü çıkardılar
. Bunu çıkaranların ise Türklükle alakası bile yoktu.
- Biz kimiz?
- Bozkurtçularız!
- İdeolojimiz nedir?
- Bozkurt Türkçülüğü!
- Bozkurtçular neye inanır?
- Türk ırkının ve Türk milletinin, her ırktan ve her milletten üstün olduğuna!
- Bu üstünlüğün kaynağı nedir?
- Türk kanıdır!
- Türk doğuştan mı üstündür?
- Türk doğuştan üstün ve kabiliyetlidir. Türk, zekâsını, yiğitliğini, askerî dehasını, ve her hususta büyük kabiliyet ve istidadını kanından alır.
- Bu üstünlük kaybolabilir mi?
- Kötü idare ve kötü muhitin tesiriyle azalırsa da bu muvakkattir. Türk, kendi gelişmesini temin edecek iyi bir idare ve iyi bir muhit yaratır yaratmaz, bu üstünlüğü yeniden parlar.
- Bu üstünlük ne vakit büsbütün kaybolur?
- Eğer Türk'ün kanı, yabancı kanlarla bulanırsa. Bu takdirde melez ve karışık kanlı olarak doğacak nesiller, Türk'ün maddî - manevî hususiyetlerini taşımazlar ve öz bir Türk gibi üstün soydan olmazlar.
- Bozkurtçular niçin ırkçıdır?
- Bozkurtçuların ırkçı olmalarının bir diğer sebebi de içtimaîdir; Bozkurtçular biliyor ki Türk'e ancak Türk'ten fayda gelir. Türk olmayanlar ve her çeşit dönmeler, ne kadar Türk terbiyesiyle büyürse büyüsünler, hiçbir zaman bir öz Türk'e benzemeyecekleri gibi, bir öz Türk gibi de bu millete hizmet etmeyeceklerdir...
- Türk derken, dokuz göbeği Türk olanları mı kastediyorsunuz?
- Gönül öyle isterdi. Fakat gerçekleri gören Bozkurtçular, atalarının dörtte üçü Türk olan veya dört göbekten beri kanca Türkleşmiş olanları da Türk aymaktadırlar.
- Bozkurtçular Türkçü müdür?
- Evet!.. (Reha Oğuz Türkkan, Bozkurt Dergisi, 6 Haziran 1942
TÜRK'ün TÜRK'ten başka dostu yoktur diyenler,
" Müslümanlar ancak kardeştirler..." Hucurat -10
Ayetini inkar etmiştirler !!! Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.
Türkiye'deki resmî Yahudi sayısı şu anda 15 bin civarındadır. Bunların yanında bir de bir buçuk milyon Kripto Yahudi bulunmaktadır.
Türkiye'deki resmî Yahudi sayısı şu
anda 15 bin civarındadır. Bunların yanında bir de bir buçuk milyon Kripto
Yahudi bulunmaktadır.
1. Sabataycılar.
2. Alevî Bektaşi kılığına girmiş Yahudiler.
3.Müslüman görünen Kürt Yahudileri.
Kuş kadar aklı olan bir insan, bu bir buçuk milyon Yahudinin Türkiye'yi ellerinde oynatacaklarını bilir, anlar ve kavrar.
Medyada onlar, finans ve bankada onlar, iktisat ve ticarette onlar, ihracat ve ithalatta onlar, üniversitelerde onlar...
Tekelleri biraz kırıldı ama hâlâ çok güçlüdürler.
İslâmî kesime, İslâmcılık hareketine, siyasal İslâm'a, islâmî hizmet ve faaliyetlere sinsice sızmışlardır.
Onlar Osmanlı sistemini, Türkiye'nin kültürel gerçeklerini bizden iyi bilen yetenekli uzmanlara sahiptir.
İslâm'da olmayan bir şey Yahudilikte vardır, mübahtır:
Bir Yahudi, Musevilik dinini yüreğinde saklamak şartıyla dıştan Hıristiyan ülkelerinde Hıristiyan, Müslüman ülkelerinde Müslüman görünebilir, yani iki dinli olabilir.
İsrail'in Türkiye'yi kayb etmek gibi bir lüksü yoktur. Türkiye'yi kaybederlerse İsrail devleti kısa zamanda sona erer.
Şu anda islâmî kesimde on kadar çok büyük, yüz kadar büyük, binlerce orta ve küçük cemaat, hizip, fırka, grup, klik vardır. Bunların içine ajanlar, casuslar, provokatörler, yönlendiriciler sızmıştır.
Sakala, sarığa, cüppeye, şalvara önem veren tarikatin içine sakallı, sarıklı, şalvarlı casuslar sokarlar. Herifler gündüzleri sâim, geceleri kaim görünür, yapacaklarını yapar.
Vaktiyle Moiz Kohen efendi, asıl adını gizleyip, buram buram Oğuz Türkü kokan Tekin Alp adıyla Türkçülük, milliyetçilik yapmamış, "Kahr olsun şeriat!.." diye bağırmamış mıydı?
Boşuna söylememişlerdi: Yirminci asırda Yahudiler iki devlet kurdular diye...
Türkiye halkı bin bir sıkıntı çekerken tank tâmiri bahanesiyle İsrail'e milyar dolar ödemedik mi? Soruyorum: Tanklar tâmir edildi mi, bize geri verildi mi? Heyhat ki heyhat...
Türkiye sebze, bakliyat ve hububat tohumlarını İsrail'den satın alıyor.
Bugünkü düzen ve sistemde hiçbir iktidar İsrail ile yapılmış olan gizli anlaşmaları çiğneyemez.
Buzdağının su üzerinde görünen yüzde birinin sahnesinde birtakım tiyatrolar oynansa da Türk-İsrail birlikteliği devam edecektir.
Bazı çok akıllılar "Türkiye İsrail'i dize getirdi...İsrail'i rezil etti... İsrail bizden çok özür diledi... İsrail Türkiye'den tir tir titriyor..." gibi gülünç ve gerçek dışı açıklamalar yapsalar da...
Genelkurmay başkanlığımızda çok gizli bir İsrail Odası varmış. Buraya birkaç kişi girebiliyormuş...Siz bu riyavetleri duymadınız mı?
Türkiye ile İsrail arasındaki çok gizli anlaşmaların mahiyeti nedir? Bilen yok...
One minute demekle bu anlaşmalar hükümden ve yürürlükten kalkıyor mu?
ABD ve İsrail Ortadoğu'da iki büyük İslâm ülkesini savaştırmak istiyormuş.
Vaktiyle Irak ile İran'ı savaştırmamışlar mıydı?
Buzdağının, görünmeyen yüzde 99'unda neler var acaba?
Mehmet Şevket Eygi
Araştırmacı Yazar
1. Sabataycılar.
2. Alevî Bektaşi kılığına girmiş Yahudiler.
3.Müslüman görünen Kürt Yahudileri.
Kuş kadar aklı olan bir insan, bu bir buçuk milyon Yahudinin Türkiye'yi ellerinde oynatacaklarını bilir, anlar ve kavrar.
Medyada onlar, finans ve bankada onlar, iktisat ve ticarette onlar, ihracat ve ithalatta onlar, üniversitelerde onlar...
Tekelleri biraz kırıldı ama hâlâ çok güçlüdürler.
İslâmî kesime, İslâmcılık hareketine, siyasal İslâm'a, islâmî hizmet ve faaliyetlere sinsice sızmışlardır.
Onlar Osmanlı sistemini, Türkiye'nin kültürel gerçeklerini bizden iyi bilen yetenekli uzmanlara sahiptir.
İslâm'da olmayan bir şey Yahudilikte vardır, mübahtır:
Bir Yahudi, Musevilik dinini yüreğinde saklamak şartıyla dıştan Hıristiyan ülkelerinde Hıristiyan, Müslüman ülkelerinde Müslüman görünebilir, yani iki dinli olabilir.
İsrail'in Türkiye'yi kayb etmek gibi bir lüksü yoktur. Türkiye'yi kaybederlerse İsrail devleti kısa zamanda sona erer.
Şu anda islâmî kesimde on kadar çok büyük, yüz kadar büyük, binlerce orta ve küçük cemaat, hizip, fırka, grup, klik vardır. Bunların içine ajanlar, casuslar, provokatörler, yönlendiriciler sızmıştır.
Sakala, sarığa, cüppeye, şalvara önem veren tarikatin içine sakallı, sarıklı, şalvarlı casuslar sokarlar. Herifler gündüzleri sâim, geceleri kaim görünür, yapacaklarını yapar.
Vaktiyle Moiz Kohen efendi, asıl adını gizleyip, buram buram Oğuz Türkü kokan Tekin Alp adıyla Türkçülük, milliyetçilik yapmamış, "Kahr olsun şeriat!.." diye bağırmamış mıydı?
Boşuna söylememişlerdi: Yirminci asırda Yahudiler iki devlet kurdular diye...
Türkiye halkı bin bir sıkıntı çekerken tank tâmiri bahanesiyle İsrail'e milyar dolar ödemedik mi? Soruyorum: Tanklar tâmir edildi mi, bize geri verildi mi? Heyhat ki heyhat...
Türkiye sebze, bakliyat ve hububat tohumlarını İsrail'den satın alıyor.
Bugünkü düzen ve sistemde hiçbir iktidar İsrail ile yapılmış olan gizli anlaşmaları çiğneyemez.
Buzdağının su üzerinde görünen yüzde birinin sahnesinde birtakım tiyatrolar oynansa da Türk-İsrail birlikteliği devam edecektir.
Bazı çok akıllılar "Türkiye İsrail'i dize getirdi...İsrail'i rezil etti... İsrail bizden çok özür diledi... İsrail Türkiye'den tir tir titriyor..." gibi gülünç ve gerçek dışı açıklamalar yapsalar da...
Genelkurmay başkanlığımızda çok gizli bir İsrail Odası varmış. Buraya birkaç kişi girebiliyormuş...Siz bu riyavetleri duymadınız mı?
Türkiye ile İsrail arasındaki çok gizli anlaşmaların mahiyeti nedir? Bilen yok...
One minute demekle bu anlaşmalar hükümden ve yürürlükten kalkıyor mu?
ABD ve İsrail Ortadoğu'da iki büyük İslâm ülkesini savaştırmak istiyormuş.
Vaktiyle Irak ile İran'ı savaştırmamışlar mıydı?
Buzdağının, görünmeyen yüzde 99'unda neler var acaba?
Mehmet Şevket Eygi
Araştırmacı Yazar
Osmanlı
döneminde Makedonya, Selanik ve Resneden alevlenen bu hıyanet ateşi, Jöntürkler
ve azınlıklarla birleşip koca İmparatorluğu tarumar etmeye yetmişti.
Milletlerarası bir menfaat şebekesi olan masonluk, bu türden yıkıcı
eylemleriyle kendi üyelerine ikbal kapılarını sonuna kadar açarken, gerçek Türk
insanlarının arzuladıkları mevkilere erişmesini her zaman ve her devirde
engellemektedir. Bu nedenledir ki, mason localarının varlığına son vermek ülke
insanlarımızın asli görevi olmalıdır.
Kapağa
baktığınızda ilk şokları yaşıyacaksınız.Eseri okudukça sıkılacaksınız ,
üzüleceksiniz belki de öfke duyacaksınız ,ama sonuna geldiğinizde bu duyguları
geçecek şekide ağlayacaksınız.Belki milliyetçisiniz , belkide
islamcısınız.Türkiye nin Büyük
Masonalrını
merakla
bakacaksınız.Masonların belgeleri nasıl ele geçirdiğini ve kimlerin O kuruma diz çöktüğünü hayretler
içinde şaşırarak göreceksiniz.
Bazı
isimleri duyunca küçük dilinizi
yutacaksınız.Burada Süleyman Demirel , Rauf Denkyaş , İsmail Cem İpekçi , Özer
ve Tansu Çiller , Şükrü Sina Gürel ve bunungibi niceleri .Sözün özü masonlar ve
işbirlikçilerini tanıyın.
Prof. Dr. Türkan Saylan Katolik bir anneden
dünyaya geldi.
Sabİh Kanadoğlu Menemenli mi Serficeli mi ..
Prof. Dr. Yücel Aşkın Tescilli bir Ermeni dönmesi.
Prof. Dr. Emin Alıcı Nüfus kağıdında Hristiyan ibaresi var.
Prof. Dr. Süleyman Ateş Ermeni bir anneden dünyaya geldi.
Erol Aksoy Kiliselere aşina bir Rum dönmesi.
Edlz Hun Ermeni dönmesi olduğunu neden sakladı
I. Meclisteki Rum ve Ermeni dönmeler kimlerdir
Geçmişten günümüze dönmeliğini gizleyen milletvekilleri.
Rum ve Ermeni dönmelere neden imtiyazlı davranıldı
Atatürk'ü düelloya davet eden Alfred Rüstem kimdir
Baba Oğul Ermeni dönmesi milletvekilleri...
Emniyet Genel Müdürlüğü yapan Ermeni dönmesi kimdir
Yargıtay Üyesi Ermeni dönmesi nasıl milletvekili seçildi
Rum ve Ermeni dönmeler Türkiye'nin kaderi olamaz.
Bu şartlarda Resmi tarihin mutlaka yargılanması gerekiyor.
Sabİh Kanadoğlu Menemenli mi Serficeli mi ..
Prof. Dr. Yücel Aşkın Tescilli bir Ermeni dönmesi.
Prof. Dr. Emin Alıcı Nüfus kağıdında Hristiyan ibaresi var.
Prof. Dr. Süleyman Ateş Ermeni bir anneden dünyaya geldi.
Erol Aksoy Kiliselere aşina bir Rum dönmesi.
Edlz Hun Ermeni dönmesi olduğunu neden sakladı
I. Meclisteki Rum ve Ermeni dönmeler kimlerdir
Geçmişten günümüze dönmeliğini gizleyen milletvekilleri.
Rum ve Ermeni dönmelere neden imtiyazlı davranıldı
Atatürk'ü düelloya davet eden Alfred Rüstem kimdir
Baba Oğul Ermeni dönmesi milletvekilleri...
Emniyet Genel Müdürlüğü yapan Ermeni dönmesi kimdir
Yargıtay Üyesi Ermeni dönmesi nasıl milletvekili seçildi
Rum ve Ermeni dönmeler Türkiye'nin kaderi olamaz.
Bu şartlarda Resmi tarihin mutlaka yargılanması gerekiyor.
Bu resimde
gördükleriniz gerçekten bir ibret vesikasıdır. 1960 ihtilalinin lideri Cemal
Gürsel Paşa 25 Ekim 1961 tarihine kadar Devlet Başkanlığı yaptığı süre
içerisinde, Ermeni Cemaatinden Hermine Agavni Kalustyan, Rum Cemaatinden Kaludi
Laskari, Yahudi Cemaatinden Hahambaşı Müşaviri Erol Dilek'i 6 Ocak 1961
tarihinde Devlet Başkanı Temsilcisi atamıştır. Temsilciler Meclis Üyesi
sıfatına haiz olan bu insanlar, 25 Ekim 1961 tarihine kadar on ay Devlet
Başkanlığı Temsilciliği yapmışlardır. Yakın tarihin karanlıklarında kalan bu
acı gerçekler, Türk milletine ithaf olunur
FİŞLEMEDE 3
KRİTER
Teğmen, üsteğmen ve yüzbaşılar tarafından gerçekleştirilen fişlemeler "mesai saatleri içi ve dışındaki temasları, özel yaşamı, kimlerle vakit geçiriyor, ev hayatı" kriterlerine göre yapıldı. General ve amirallerin dünya görüşleri, Atatürkçü olup olmadıkları, dine ne ölçüde yatkın oldukları, Ramazan'da oruç tutup tutmadıkları, kadın ve paraya düşkün olup olmadıkları da tespit edildi. Belgelere göre Balyoz hareket palanı hazırlık çalışmaları çerçevesinde Donanma Komutanı Ora. Örnek'in Ekim 2003 tarihli emri ile 1. Ordu Komutanlığı ile Donanma Komutanlığı arasında irtibatın sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için özel kuryeler görevlendirildi. Belgelere göre özel kurye görevini bu süre içinde Deniz Kur. Kd. Alb. R.C. Gürdeniz, Deniz Kurmay Binbaşılar S. Topuz ile O.G.B. Oğurloğlu yerine getirdi.
Teğmen, üsteğmen ve yüzbaşılar tarafından gerçekleştirilen fişlemeler "mesai saatleri içi ve dışındaki temasları, özel yaşamı, kimlerle vakit geçiriyor, ev hayatı" kriterlerine göre yapıldı. General ve amirallerin dünya görüşleri, Atatürkçü olup olmadıkları, dine ne ölçüde yatkın oldukları, Ramazan'da oruç tutup tutmadıkları, kadın ve paraya düşkün olup olmadıkları da tespit edildi. Belgelere göre Balyoz hareket palanı hazırlık çalışmaları çerçevesinde Donanma Komutanı Ora. Örnek'in Ekim 2003 tarihli emri ile 1. Ordu Komutanlığı ile Donanma Komutanlığı arasında irtibatın sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için özel kuryeler görevlendirildi. Belgelere göre özel kurye görevini bu süre içinde Deniz Kur. Kd. Alb. R.C. Gürdeniz, Deniz Kurmay Binbaşılar S. Topuz ile O.G.B. Oğurloğlu yerine getirdi.
MASON
KOMUTANLAR :
Korgeneral
Selehattin Tokay. ..................33 Derecede Üstad Mason
Korgeneral
Şefik Erensu .
.................. Üstad Mason Erenler
Locasından
Tümgeneral
Prof.Dr.S Tahsin Aygün . .......Sebatayist ve Bilderberg Üyesi
Tümgeneral
Necdet Tiryaki .
................Üstad Mason Erenler Locasından
Tümgeneral
Zeki Bilgin . ........................
Üstad Mason Erenler Locasından
Tümgeneral
Necmi Ökten . ..................... 33
Derecede Üstad Mason
Tuğgeneral
Prof.Dr. Kamil Sokullu . ........Ankara
-İnanış Locası
Tuğgeneral
Prof.Dr. Necip Berksan .
.......Ankara-Yıldız Locası
Tuğgeneral
Prof.Dr. Saim Bostancı . .......Büyük
Loca Kurucusu
Tuğgeneral A Kemal Sarıay . .................33 Derecede Üstad Mason
Tuğgeneral
Alaadin Mizanoğlu .
.............Bilderberg Üyesi
Tuğgeneral
A. Remzi Yiğitgüden .
...........Suprem Konsey Üyesi
Tuğgeneral İlker Güven
. ........................Ankara-İnanış Locası
Kur.Alb
N.Tahsin Erol .
............................33 Derecede Üstad Mason
Kur.Alb
Ertuğrul Alatlı .
..........................33 Derecede Üstad Mason
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder