Küresel Hegemonya
savaşında esas unsurlardan biri durumunda. Judeo-Hıristiyan Amerikanın iplerini
elinde tutan seçkinler Eski Ahit ve Yeni Ahit Tanrısı YEHOVAnın, Hz. Muhammedin
Allahından daha büyük ve üstün olduğunu iddia ediyor ve inanıyorlar. Böyle bir
inanç, barışa en büyük tehdittir ve dinler-diller-iklim-su-gıda-genetik konularla
oynuyorlar ;
Dünya üzerinde sayıları 500 milyonu geçen Evangelist mezhebi
üyeleri, ABD’de yıllardır sürdürdükleri iktidar yürüyüşlerinde, özellikle
seçimlerden sonra oldukça etkin bir konuma geldi. Bush’un yeniden başkan
seçilmesini sağlayan onlar. Kıyametin gerçekleşmesi için çalışıyorlar. Dünyayı
yöneten bu insanların Görünürdeki liderliğini Bush yapıyor.
ABD ve İngiltere’de 19’uncu yüzyılda ortaya çıkan Evangelist hareket,
70’li yıllarda yeniden dirilerek dünya egemenliğine giden yoluna koyuldu.
Evangelizm’i önemli hale getiren en büyük neden Bush’un, Fransız Observateur
dergisinin yazdığı gibi açık bir biçimde bu tarikatın en önemli lideri olması.
Evangelist, genel olarak liberal Protestan’ların ve Baptist’lerin dışında kalan
tüm Protestan’lara verilen ad. Sayıları ABD’de 70 milyonu, dünya üzerinde de
500 milyonu bulan Evangelistler’e göre, 2000’li yıllarda Ortadoğu’da iyi ve
kötü arasında kaçınılmaz olarak bir savaş gerçekleşecek (Armageddon), bununla
birlikte İsa yeryüzüne inecek ve kıyamet kopacak. Amaçları, kıyametin kopmasına
giden süreci hızlandırmak. Bunun için çalışıyorlar.
İnandıkları Eski Ahit kitabında,
Armageddon Savaşı ve İsa’nın yeryüzüne tekrar gelişi, kıyamet alâmetleri olarak
yer aldığı için, bütün faaliyetlerini kıyameti gerçekleştirecek koşulları
yaratmak için yürütüyorlar. Bu yüzden de Evangelistler’le, Yahudi’ler arasında
bir amaç birliği var. Çünkü Evangelistler’e göre bu kıyamet koşullarından
birisi de, Mescid-i Aksa’nın yerine Süleyman Tapınağı’nın inşası ve İsrail’in
vaat edilmiş topraklara kavuşması.
Bunlara göre, Armageddon
Savaşı’ndan önce Yahudi’ler İsrail’de olmalıdır. Dolayısıyla seçilmiş insanlar
olduklarına inandıkları Yahudi’lerin, bir kıyamet koşulu olarak desteklenmesi
gerektiğini düşünüyor ve İsrail’in Ortadoğu’da güvende olmasına büyük önem
veriyorlar. Bu, İsrail’in ABD tarafından bu kadar desteklenmesinin en önemli
nedeni.
Evangelistler Neden Siyonizme
Hizmet Ediyor ?
İnançlarına göre (özellikle amerikan evangelist hiristiyanlarin “armageddon” inancidir) bu inanca göre dunyanin sonuna doğru, butun dünyayı kapsayan “iyi” ile “kötü” arasindaki savaşta İsa geri donecek ve “iyilerin” zaferine önderlik ettikten sonra bin yil sürecek “Dünya saltanatını” kuracaktır. Yine bu saltanattan sonra İsa’ya inananlar onunla birlikte Cennet’e gidecek ve müslüman ve yahudileri de içeren diğerleri (ki dünya nüfusunun yüzde 75’ine yakin) cehennem’e yollanacaktır.
300 bin hiristiyan’in ibadetine izin veren Saddam huseyin, sadece evanjelistligi yasaklamisti.
İnançlarına göre (özellikle amerikan evangelist hiristiyanlarin “armageddon” inancidir) bu inanca göre dunyanin sonuna doğru, butun dünyayı kapsayan “iyi” ile “kötü” arasindaki savaşta İsa geri donecek ve “iyilerin” zaferine önderlik ettikten sonra bin yil sürecek “Dünya saltanatını” kuracaktır. Yine bu saltanattan sonra İsa’ya inananlar onunla birlikte Cennet’e gidecek ve müslüman ve yahudileri de içeren diğerleri (ki dünya nüfusunun yüzde 75’ine yakin) cehennem’e yollanacaktır.
300 bin hiristiyan’in ibadetine izin veren Saddam huseyin, sadece evanjelistligi yasaklamisti.
Evanjelist
Hristiyanlar İncil’de yazan mucizeleri ve emirleri yerine getirmeyi
hedeflemiştir. Cehennem’in ortadoğudan başlayacağını varsayarak bu topraklara
ölümü getirmişlerdir. ”Kutsal emir ” olduğu için Filistin’in Yahudilere
verilmesini şiddetle desteklemiştir.
1985
Ağustos’unda Basel’de bir siyonist kongre.27 ülke ve 589 delege. Katılanların
çoğu Yahudi kökenli olmayan Siyonistler.Üç gün süren kongreden sonra alınan
kararlardan birisi, dünya Yahudilerinin İsrail’e göç etmeğe çağrılması ve
İsrail’in 1967′de işgal etmiş olduğu Batı Şeria’yı resmen ilhak etmesinin talep
edilmesi. Ilımlı bir Yahudi ayağa kalkıyor ve bu ifadeleri sert bulduğunu,
İsrail halkının üçte ikisinin de Batı Şeria’nın ilhakına karşı olduğunu
söylüyor. Bunun üzerine Uluslararası Hıristiyan Elçiliği temsilcisi Van der Hoevn
sinirleniyor ve bağırıyor:
“İsraillilerin ne düşündüğü önemli değil; biz Tanrı’nın dediğine bakarız. Ve Tanrı o toprakların Yahudilerin malı olduğunu söylüyor.”Evangelistler bu yüzden pek çok siyonist yapılanmaya destek vermiş ve Gizli Cemiyetler’in adeta Hristiyan Kolları olmuşlardır.
Yine Başkan Bush Filistin lideri Mahmud ABBAS ile 2003 yılında bir araya geldiğinde şunları söylemişti:
“Tanrı,
‘George Afganistan’a git ve teröristlerle savaş’ dedi, yaptım. Ardından,
‘George, Irak’a git ve zorbalığı bitir’ dedi, onu da yaptım.’ ‘Tanrı,
Filistinlilere bir devlet, İsrail’e güvenlik, Ortadoğu’ya da barış getir’ dedi.
Ahlaki ve dini bir misyonum var. Bu nedenle size bir Filistin devleti
vereceğim. Tanrı’dan bir görev aldım.”
Evangelistler’in
nihayi amacı ortadoğuyu kendi inançlarına büründürmektir. Bu doğrultuda
Irak’ta Irak’ta 900 bin İncil dağıtıldı. Irak’ın başkenti Bağdat’ta
sıradan bir pazar günü, 8 ayda kurulan 9 Evangelist kilisesinden ayinler
yükseliyor.
Los Angeles Times gazetesi, muhabiri Charles DUHIGG bu faaliyetleri gazete manşetine taşıdı. Evangelizmin Irak’ta nasıl yayıldığı şöyle anlatılıyor: “Dokuz kilisenin ardından 10′uncusu inşa ediliyor. Kilise başına 100′er bin dolar gönderiliyor. Şu anda Irak’ta bu mezhebe bağlı yüzlerce misyoner var. Evangelistler genelde aç ve perişan halde bulunan Müslüman halka, ilaç ve gıda yardımlarıyla ulaşıyorlar.” Kiliseye gelen Iraklı Rana, “Babam da Müslümandı. Benim kiliseden uzak durmamı istiyordu. Ancak kilisedekiler ona iş bulup anneme de gıda yardımı yapınca her şey değişti” diyor. [2]
Evangelistlerin, İlluminati ve Gizli Cemiyetlerle olan bu güçlü bağının sebebi Büyük Ortadoğu Projesi’yle ortak amaçları olduğundandır.. Ortadoğu projesi birçok ülkenin bölünüp yeni ülkelerin ortaya çıkmasını gerektiriyordu. Bu durumu sağlayan en büyük etkenlerden biri de evanjelizmdir.
BOP çerçevesinde 22 İslam ülkesinin eğitim sistemi ve eğitim anlayışı değiştirilmesi planlanıyor ve bu çerçevede Arap ülkelerinin dilleri de değiştirilecek. Bu kitabın ortaya çıkması, yalnızca lisanın değiştirilmesiyle yetinilmeyeceğini Müslümanların inanç esaslarının da değiştirilmeye ve tahrif edilmeye çalışılacağını ortaya koyuyor. CIA uzmanları tarafından hazırlanan ve çok enteresan bir şekilde “İbrahim’i dinler” ve “üç dinin kitabı” olarak adlandırılan bu Evangelist yayın Türkiye’de yakından tanıdığımız dinler arası diyalog süreciyle paralellik arz ediyor. Bu fikrin taşeronluğunu da ülkemizde bilindiği gibi bir takım insanlar yapıyor.
Sonuç olarak
dünyadaki milyonlarca Evangelist bir kıyametin geleceğini ve bu kıyametin
ortadoğudan çıkacığını öne sürüyor. Yine evanjelistler bu kıyamet sonucunda
İsa Mesih tarafından cennete yollanacaklarını düşünüyorlar. Bu fikir
doğrultusunda siyonizme hizmet etmekten ve büyük ortadoğu projesinin yürürlüğe
girmesinde bir etken olduklarını bildikleri halde bu projeye yardım etmekten
geri durmuyorlar.
Kaynakça :
[1]: http://tr.wikipedia.org/wiki/Evanjelizm;
[2]:http://articles.latimes.com/2004/mar/18/world/fg-missionary18/2
ABD SİYASET STRATEJİSİNDE AVANJELİST KABALİST
FELAKET FİLMLERİ İLE PSİKOLOJİK SAVAŞ
OPERASYONLARI VE TÜRKİYE
Dr. Ramazan KURTOĞLU*
ÖZET
ABD siyaset stratejisi Evanjelist-Kabalist bir forma sokulan
Kitabı Mukaddes kaynaklı ilâhi temele dayandırılmaktadır. Yeni Dünya Düzeni ilk
bakışta ekonomik ve siyasi gibi gözükse de; judeo-Hıristiyan ilâhi bir temele
oturtulduğu anlaşılıyor. Bu hedefe yönelik olarak Amerikan film endüstrisi
Hollywood yapımlarıyla beyin yıkama rolünü üstlenmiş görünüyor. Söz konusu
“ilâhi”, siyasi ve ekonomik projenin ana hedefi Türkiye ve hinterlandı olup,
Anadolu “Tanrı İmparatorluğu” için son seferde fethedilecek “Edom ülkesi”dir.
Anahtar kelimeler: Evanjelizm, Yeni Dünya Düzeni, Hollywood
Filmleri, Beyin Yıkama, İlâhi, Siyasi, Ekonomik ve Edom
Giriş
Kelime anlamı “kutsal kitaba yönelmek” olan Evanjelizm,
takdiri ilâhi gereği yeniden doğuĢçu Hıristiyanların (born again Christian)
semâya yükseltilerek büyük sevinç/vecd ile mükâfatlandırılacakları inancına
dayandırılmaktadır.1 “Yeniden doğuĢ” Kitabı Mukaddes‟te yer alan ve kıyametin
kopuĢuna iĢaret ettiğine inanılan Armagedon SavaĢı (Bu savaĢın olacağı bölge
bugünkü Ġsrail sınırları içinde yer alan Megido vadisidir.) öncesinde ruhsal
olarak yeniden doğan Hıristiyanlardır. Bu doğum inancı semâya yükselmek
(rapture) denen bir fenomene dayanmaktadır.2 Gerek Armagedon ve Evanjelizm
iddiaları, gerekse de Ġzmir Selçuk‟taki Bülbüldağı-Meryem Ana/Ekümenik hareket
bağlantısı ve bütün bunların uzantısındaki Ortadoğu paradoksu çok
düĢündürücüdür.3 Daha da gerçeği Türkiye için çok önemlidir. Çünkü hikâye,
temeli ilâhi kaynaklara dayanan siyasi bir proje olup uzun vadeli amaçları
bulunmaktadır.4 Evanjelistler Meryem Ana‟nın sırrı peĢindedir. Çünkü dört İncil‟den
birinin yazarı olan Aziz Yuhanna‟nın kıyameti anlatan “vahyini” referans alan
Evanjelistlerin de bütün gayesi Meryem Ana Evi‟ne kilitlidir. Çünkü Armagedon
SavaĢı‟yla vaat edilmiĢ toprakları müjdeleyen Yuhanna‟nın bazilikasının Meryem
Ana Evi‟nin olduğu Ġzmir Selçuk‟ta bulunduğu iddia ediliyor. Yahudi mistisizmi
Kabala yorumlarında da Meryem Ana en son zaferle fethedilecek ülke olan
Edom‟dur. İlginçtir ki; Anadolu‟nun ilk çağdaki adı da Edom‟dur.5 Irak‟ın
iĢgalinin kaynağı Eski Ahit‟tir. Bu bize ait bir düĢünce değil; bu yaklaĢımı
kullanan sayısız kaynak vardır. Kaynak İzmir Selçuk‟ta mezarı olduğu iddia
edilen Aziz Yuhanna‟nın ta kendisi ve tabiî ki onun yazdığı ve Ġncil‟in sonunda
yer alan “Apocalyps” yani Kıyamet ya da Armagedon ve Son SavaĢ bölümü.
Yuhanna‟da Evanjelizm‟in simgesi olduğuna ve Son SavaĢ‟ın Ortadoğu‟da gerçekleĢeceğini
söylediğine göre olay açıkça ortadadır. Öte yandan bütün savaĢların özünde
muhakkak bir mistik, okült ya da ideolojik bir kavram olmalıdır. Büyük Ġskender
Helenizm‟i, Haçlılar kutsal Kudüs‟ün kurtarılması misyonunu, Hitler Aryenizmi
kullanmıĢtı. Evanjelistler, Müslümanlara karĢı Hıristiyan ve Yahudileri Tevrat
çizgisinde birleĢtiriyorlar. Zaten bütün Ortadoğu paradoksunun ardında Tevrat
vardır.
Ġsa‟nın yeniden doğması da bir simge. Ġsa bir Yahudi‟ydi ama
aynı zamanda
*İktisatçı ve Uluslararası Finans Uzmanı 1
Hıristiyanlığın da peygamberi idi. Yani iki büyük inanç onda bütünleĢiyor.
Evanjelistlerin söylediği “Bütün Yahudiler, Evanjelist Hıristiyan olacaklar.”
sözünün anlamı buydu; yani Ġslâm‟a karĢı kesin bir beraberliği kastediyor. Eski
Ahit (Tevrat) ise, bunun için mükemmel bir destek. Türkiye‟ye gelince,
kesinlikle kullanılıyoruz, üstelik de kullanım süremiz var. Bizim acilen
dirayetli, cesur ve vizyon sahibi liderlere ihtiyacımız var. Bunları
üretebilirsek kendimize bir yer bulabiliriz. Ne yazık ki artık ince hesapların
vazgeçilmez parçası haline getirildik.
Evanjelist neo-Batı ile Ġsrail ve Yahudiler, Kabala‟da ifade
edilen kurtarıcı Mesih miti hususunda birlikte hareket ediyorlar. Ġkisinin
Kitabı Mukaddes temeline oturan dini, siyasi ve ekonomik hedefleri örtüĢüyor.
Antik Kiliseler Ġnanç Birliği Katolik ve Ortodoks Hıristiyanlar eninde sonunda
Evanjelist neo-Batı ve Kabalist dünya ile karĢı karĢıya gelecek. ÇatıĢmanın hem
dini, hem ekonomik, hem siyasi gerekçeleri vardır. Bu bağlamda “Godfather 3
(Baba 3)” filmini hatırlayınız. Ancak öncelikli düĢman Ġslâm ve Müslüman
ülkeler. Anadolu ve hinterlandı Evanjelizm‟in yeni hedefidir. Tevrat ve onun
yorumuna yönelik Torah ve Talmud‟da çok çarpıcı yaklaĢımlar vardır. Gerçek
manada Kabalist yorumlar da çok önemli; burada sözünü ettiğim Musevi
okültizminin Kabala‟sıdır. Yani “Gerçekler Kitabı”dır.7 Dördüncü Ġncil‟in ve
Apocalyps yani “Kıyamet Günü” veyahut “Sonun Zamanı” ile ilgili “Vahiy”in
yazarı da Yuhanna‟dır ve mezarının Efes‟te olduğu Hıristiyan dünyasınca kabul
ediliyor. Aslında o “Müjdeci Yuhanna”dır. Kökleri eski Yunanca‟da “müjde”
anlamına gelen “Evangelion”dan bir isimdir ve Ġncilci tanımıyla eĢittir. Ancak
Evanjelizm, asıl olarak Protestan fundamentalizminin bir uzantısı olup,
kökenleri Martin Luther‟e (1483-1546) ve Protestanlığın kuruluĢuna kadar gider.
Luther kendi kurduğu kiliseye “Evanjelik Kilise Hareketi” diyordu.8 Sayıları
sadece ABD‟de 90 milyona ulaĢan ve özellikle Güney Amerika, Kore, Çin ve
Japonya gibi Asya ülkelerinde hızla misyoner faaliyetleriyle çoğalan Evanjelist
Hıristiyanlara göre, iyi ve kötü arasındaki savaĢ “Armagedon”, dünyanın
dengesini değiĢtirecek, dünyanın sonu gelecek, dünyada yaĢanan her Ģey, yapılan
her savaĢ Tevrat‟ta, Ġncil‟de anlatılıyor. Diyorlar ki; Ġsrail, vaat edilmiĢ
topraktır ve günün birinde bütün Yahudiler Ġsrail‟e dönüp Evanjelist
olacaklar¼9 Ancak, bütün bunlardan önce dünya bir “türbülasyon” dönemi
yaĢayacak. Türbülasyon, holokosttan daha yıkıcı bir musibet olacak¼ Tanrı‟nın
inkârcı bir dünyadan aldığı öç olacak bu türbülasyon, Ġsrail uğruna olacak.10 Felaket esnasında bir nükleer savaĢın
olacağını Kitabı Mukaddes bize gayet açık bir Ģekilde haber vermektedir.
Ġnsanlığın 1/3‟ü ateĢ, duman ve kükürtten dolayı yok olacak. Onların gözü
önünde bir ateĢ oburu çıkacak (Joel 2:3) Kim? Ġsrail‟e karĢı yürüyen kuzey ordusu.
(Acaba Rus ve Türk ordusu mu kastediliyor? R.Kurtoğlu) Bütün memleketler
Tanrı‟nın kıskançlık ateĢiyle yok olacak. (Zephaniah) Unutma o gün geldiğinde
fırın gibi yandığını göreceksin. (Malachi 4:1) O yüzden Eski ve Yeni Ahit bir
nükleer soykırımın olacağı görüĢünde birleĢirler.11 Yukarıda kitabını kaynak
olarak verdiğimiz Grace Hallsell sıradan bir gazeteci yazar değildir. Beyaz
Saray‟da BaĢkan Johnson döneminde üç yıl süreyle kurmay danıĢman olarak görev
yapmıĢ olup çok sayıda ödül sahibidir. Teksas Üniversitesi‟nde, New York
Kolombiya Üniversitesi ve Sorbonne‟da eğitim görmüĢ olduğunu da belirtelim.
Evanjelist ve Kabalist teolojiye göre dünyanın yaĢayacağı
türbülasyon döneminde kurtarıcı Mesih‟in bir an önce gelmesi için Tanrı‟nın iyi
kulları Evanjelistler ve Kabalistler mutlaka “Tanrı‟ya yardımcı” olmalıdırlar.
Çünkü bu dönemde ekonomik, siyasi, toplumsal kaos artacak, tabii felaketler
birbiri ardına patlayacaktır. Evanjelistlerin “felaket” merkezli kaosuna
karĢılık Kabalistler “günahta arınma” adını verdikleri “cinsel sapkınlık
merkezli” bir türbülasyonun Mesih‟in geliĢini hızlandıracağına inanıyorlar.
Hollywood Yapımı Televizyon Dizileri ve Sinema Filmleriyle
“Yeni Dünya Düzeni”
Yahudi araĢtırmacı Shimon Halevi‟nin “Kabala Tradition of
Hidden Knowlege” (Gizli Ġlmin Geleceği Kabala) isimli Kitabında: “Kabala,
kötülüklerle ilgilenmenin, semboller ve ezoterik (sır dolu) yolla psikolojik
dünya üzerinde hakimiyet kazanmanın tehlikeli bir sanatı ve büyüye dayalı bir
formdur” diyor. Kabala‟nın en önemli teorilerinden biri evrenin oluĢumu ile
ilgili olanıdır. Felaket filmlerine bir de bu açıdan bakmak gerekir. Evanjelist
teoloji ile Kabalist teolojinin “senkretik”(bağdaĢtırılmıĢ) olduğunu
söyleyebiliriz.12 ĠĢin en vahim tarafı, ilâhi formatlı ekonomik ve siyasi
hedeflerin merkezinde Türkiye ve hinterlandı bulunmaktadır. Mesela; Evanjelist
ve Kabalistlere göre kurulacak “Tanrı Ġmparatorluğu”ndan önceki son seferde
fethedilecek ülke Edom, yani Anadolu‟dur. Ha keza Evanjelistler açısından çok
çok kutsal sayılan yedi adet “inayet dönemi” kilisesinin tamamı Ege bölgemizde
10
McLean Papazı, Virginia, Kitab-ı Mukaddes Kilisesi-Nakleden
Grace Hallsell, a.g.e, s. 36. 11
Jack Van Impe, Evanjelist TV Vaizi, Nakleden Grace Hallsell,
a.g.e, s. 36. 12
R.K.Kurt, “Türkler ve Mesihusa”, Truva Yayınları, Ocak 2007
Ġstanbul, s. 24 ve devamı. Ramazan KURTOĞLU 19yer almaktadır. Efes Kilisesi,
Ġzmir Kilisesi, Tiyatira Kilisesi (Akhisar), Sart Kilisesi (Salihli),
Filadelfiya Kilisesi (AlaĢehir) ve Leodikya Kilisesi (Pamukkale)13. Türkiye,
Evanjelist-Kabalist DĠN-SĠYASET FELSEFESĠ-EKONOMĠ formatlı neo-Batı
politikalarının öncelikli tehdidi altındadır. Bu tehdidin bir ucu Hollywood
filmlerinde açıkça gösterilmektedir. Diğer ucu bir baĢka makalenin konusu
olacak kadar detaylı ele alınmayı gerektirmektedir. “Uzay Yolu” televizyon
dizisini ilk bölümünden son bölümüne dek seyrederseniz dizinin MĠLLETLERĠN ve
gençliğinin Ģuur altına yönelik bir küresel kolektivizm telkini olduğunu fark
etmeye baĢlarsınız. Kaptanlar James T. Kirk JTK=(K)nights of the (T)emple of
(J)erusalem, yani Kudüs Mabedi ġövalyeleri. Yani Süleyman Tapınağı ġövalyeleri.
Diğer Kaptan Cristhopher Pike, Tapınak ġövalyeleri düzenine ve kardeĢliklerin
en büyük teosofi filozofu ve belki de en üretken yazarıdır. “Dünya masonluğunun
Papa‟sı” ve Amerikan ırkçı “Ku Klux Klan”ın kurucusu, Kuzey Amerika
masonluğunun 32 yıl büyük üstatlığını yapan General Albert Pike‟a birer
sembolik selâmdırlar. Uzay Yolu “Yeni Dünya Düzeni”nin psikolojik operasyon
silâhlarından biridir. Hedef tek dünya devletidir. Bu TV dizisinde ulus devlet
yoktur.14 Ünlü ABD‟li yönetmen Oliver Stone, filmi için Amerikan ordusunun
desteğini almayı reddederek Ģöyle demiĢti: “Kendi bakıĢ açılarını satmak için
hepimize fahiĢe muamelesi yapıyorlar!” “Hollywood‟un küçük sırlarının en
kirlisi” olarak bilinen Pentagon‟la (ABD Savunma Bakanlığı) iĢbirliğinin kökeni
1927 yılı yapımı ve Oscar‟lı “The Wings” (Kanatlar) adlı filme kadar uzanıyor.
Ancak, asıl iĢbirliğinin yoğunlaĢtığı dönem Ġkinci Dünya Harbi sonrasıdır.
Amerikan ordusunun kendi rehber kitabında “ABD ordusunun
eğlence endüstrisiyle iĢbirliği, “yeni personel alımına ve personelin göreve
devam etmesine “YARDIMCI OLMALIDIR” diye yazmaktadır. AnlaĢılacağı üzere,
Amerikan ordusu için hedef, belli ve sıradan bir halkla iliĢkiler faaliyetinin
ötesinde kendi mevcudiyetinin devamlılığıyla alâkalı ve açıkça söyleniyor.
“Platoon” (müfreze) ve “Born on the Fourth of July” (doğum günü dört Temmuz)
filmleri için Amerikan ordusunun desteğini kabul etmeyen yönetmen Oliver Stone
Ģunları söylüyor: “Kendi bakıĢ açılarını satmak için hepimize fahiĢe muamelesi
yapıyorlar. Sadece belirli tipte filmler yapmamızı istiyorlar. SavaĢın karanlık
yüzüyle meĢgul olmamızı istemiyorlar. SavaĢ hakkında gerçeği dile getirmeyen
filmlere destek veriyorlar ve savaĢ hakkındaki gerçeği arayan
filmleri desteklemiyorlar.” Buna rağmen Oliver Stone‟un 1986 yılı yapımı
“Salvador” ve “Müfreze” (Platoon) filmleri stratejik söylem ve iĢaretlerin
hâkim olduğu yapımlardır. Aslında Oliver Stone‟un filmi ABD‟nin Latin
Amerika‟daki siyasi ve askeri müdahalesini değil; fakat müdahale biçimini
tenkit eder. Stone‟a göre, ABD‟nin CIA operasyonları ve askeri müdahaleleri,
Amerika‟nın kurucu babalarınca tanımlanan cumhuriyetin, ilkeleri karĢısında
kontrol edilmediği takdirde kanun dıĢı sayılmasını izah etmeye çalıĢır.
“Müfreze”deki gerçek savaĢ Amerikan ruhunun derinliklerinde, kiĢisel ve aynı
zamanda kolektif bir savaĢtır. Amerikan güçlerinin Vietnam‟daki varlıkları
manevi bir delil olarak yorumlanmıĢtır. Komünizme karĢı verilen çok yönlü savaĢ
tamamıyla yerindedir. Esas olan asker demokratik, etik ve manevi Amerikan
değerlerine saygı duyarak ideali için savaĢmaktadır. Buna karĢılık Stone,
Vietnam SavaĢı‟nın meĢruiyetini hiç konu etmemiĢtir.15 Evanjelist Hıristiyan ve
Yahudi Kabalizminin teolojisine uygun 1998‟de Disney tarafından gösterime
sunulan “Armageddon” filmi ABD ordusu tarafından desteklenen filmlerden
biridir.16 Disney stüdyolarının yöneticisi Philip Nemy Pentagon‟un
Hollywood-Wilshire Bulvarı üzerindeki bürosunun irtibat yöneticisi Yarbay Phil
Strub‟a yazdığı mektubunda Ģöyle diyor: “Hikâyemizin kahramanları, Amerikan
ordusu, NASA teknisyenleri ve petrol endüstrisinde çalıĢan siviller. NASA‟nın
tam desteğine ve petrol endüstrisinin yoğun ilgisine mazharız. ABD ordusunun da
desteğiyle, Amerikan ordusunun uzmanlığını, liderliğini ve kahramanlığını
gözler önüne sererken, Armageddon‟un 1998 senesinin en iyi filmi olacağına
kesinlikle inanıyoruz. “In the Army Now” filmi için sizinle ve ABD ordusuyla
yaptığımız iĢbirliği son derece tatminkârdı. Sizinle bir baĢka ordu yanlısı
filmde çalıĢmayı çok arzu ediyoruz.”
Dün, Vietnam filmleriyle ilgili tartıĢmaların benzerleri,
bugün Afganistan ve Irak‟ın iĢgaliyle ilgili filmler söz konusu olduğu için
tekrar gündemdedir. Temmuz 2008‟de Amerikan basınında geniĢ yer tutan bu
tartıĢmalar gündemden hiç düĢmemektedir.
Pentagon‟un Hollywood irtibat bürosu yetkilisi Yarbay J. Todd
Breasseale hangi filmlere destek verileceğini tespit ediyor. Onlara göre bu
seçim “sansürleme” değil; “öneriler” sunma. Yarbay Todd‟a göre, Amerikan ordusu
Vietnam ġavaĢı ve filmlerinden dersler çıkardı. ABD ordusuna göre
15
Jean-Michel Valantin, “Küresel Stratejinin Üç Aktörü:
Hollywood, Pentagon ve Washington”, Babıâli Kültür Yayıncılığı, Türkçesi Ömer
Faruk Turan, Haziran 2006, Ġstanbul, s. 57-59.
16
Ramazan Kağan Kurt, a.g.e, s. 176. Ramazan KURTOĞLU
21“Apocalypse Now” (Kıyamet) ve “Born on the Fourth of July” gibi filmler
Amerikalı savaĢ gazilerini “psikolojik olarak takıntılı” gösteren “acı bir tecrübe”dir:
“80‟ler ve 90‟ların baĢında Vietnam SavaĢı gazileri ÖTEKĠ
idi. Hollywood kaçık savaĢ gazileri peydahlamıĢtı.” Yarbay Todd, Afganistan ve
Irak SavaĢı söz konusu olunca benzer bir acı tecrübeyi engellemek istediklerini
açıkça söylüyor. Ona göre 2007‟de gösterime giren yönetmen Brian De Palma‟nın
“Redacted” (Örtülü Gerçek) filmi Irak‟taki bütün askerlerin suçlu olduğunu ima
ediyor.
Palma‟nın söz konusu filmi yaĢanmıĢ bir olayı anlatıyor: Bir
ABD askeri Iraklı bir kıza tecavüz ediyor ve sonra kızı ve ailesini öldürüyor.
“The Lucky Ones” (Ģanslılar) filmi Pentagon‟un desteği ile çekilmiĢ.
ÇatıĢmalarda yaralanmıĢ üç askerin New York‟tan Las Vegas‟a gidiĢlerini hikâye
ediyor. Bu film tam bir psikolojik operasyon malzemesidir.
Pentagon tarafından destek baĢvurusu reddedilen “In the
Valley of Elah” (Tanrı‟nın Vadisinde) filminin yönetmeni Paul Haggis senaryoyu
yolladıktan sonra 21 sayfalık bir itiraz listesiyle karĢılaĢmıĢ. Aslında bu
filmde bir Yahudi kahramanlığına da gönderme yapıyor.
Sadece ABD Savunma Bakanlığı değil, CIA, NSA, FBI, Gizli
Servis, DıĢiĢleri Bakanlığı ve Beyaz Saray‟da Hollywood‟la irtibatlı personel
çalıĢtırıyor. CIA bu iĢte biraz “geç kalmıĢ” gözüküyor. Ġrtibat bürosunu
1996‟da faaliyete geçirmiĢ. CIA‟nın Hollywood‟daki film yapımcılarıyla
irtibatını sağlayan yetkili Chase Brandon: “Bu fikir, yedinci kattakilerin
etrafa bakıp „Ġmaj meselemiz var‟ dediklerinde, James Woolsey‟den geldi.
Filmlerde genellikle kötü adam ya eski CIA ajanı veya halen
CIA ajanı olan bir düzenbazdır. Her zaman ayaklanmayı kıĢkırtır veya tetikçilik
yaparlar. Her daim hükümet deviren komplocu bir aygıt olarak çirkin bir Ģekilde
temsil edilirler. Filmlerde CIA veya çalıĢmalarımızla ilgili göndermeler
sürekli olumsuzdur” diyor. CIA yöneticileri ellerinde Hollywood yapımcılarını
“ikna edecek” Pentagon‟un sahip olduğuna benzer imkânlar bulunmayıĢına
hayıflanıyorlar. Zira CIA‟nın Pentagon gibi uçak gemisi yok, ancak çiftliği
var. Bu durumda CIA Pentagon kadar ikna (!) edici olamıyor. Pentagon destekli
bazı Hollywood yapımı filmler de Ģunlardır: The Lucky Ones (ġanslılar),
Transformers II, Transformers–2007, The Wings–1927, The Day the Earth Stood
Still (Dünyanın Durduğu Gün)-1951, From Here to Eternity (Ġnsanlar
YaĢadıkça)-1953, The Green Berets (YeĢil Bereliler)-1968, Patton (General
Patton)-1970, War of the Worlds (Dünyalar 22 ABD SĠYASET STRATEJĠSĠNDE
I am Legend (Ben Efsaneyim)-2007, Iron Man-2008, The Messenger
(Haberci)-2008, Major Movie Star (BaĢrol Oyuncusu)-2008, The Day the Earth
Stood Still (Dünyanın Durduğu Gün)-Yeni Versiyonu 2008.
Pentagon tarafından desteklenmeyen bazı filmler de Ģunlardır:
In the Valley of Elah (Tanrı‟nın Vadisinde)-2007 ABD ordusu 21 sayfalık itiraz
yazısı eĢliğinde bu filmi desteklemeyi reddetti. Lions for Lambs (Aslanı
Kuzulara)-2007, Redacted (Örtülü Gerçek)-2007, Rendition (Yargısız Ġnfaz)-2007,
Stop-Loss-2008, bu filmler destek için Amerikan ordusuna baĢvuruda bulunmadı.
Gelelim Hollywood‟un neler söylediğine dair film örneklerine.
Ġkinci Dünya SavaĢı‟ndan sonra soğuk savaĢ döneminden
günümüze, Hollywood filmlerinde ABD dıĢ siyasetinin geçirdiği dönüĢümü görmek
mümkündür.17
Amerika‟nın Los Angeles Ģehrinin Hollywood Bulvarı üzerinde
ABD Savunma Bakanlığı‟nın (Pentagon) bir irtibat bürosu vardır. Amerikan sinema
endüstrisi filmleri, ABD‟nin resmi ideolojisi tarafından belirlenen algı
örneklerini ve kategorileri usturuplu metotları kullanarak dünya kamuoyuna
psikolojik operasyon malzemesi olarak gözlerden beyine ve kalbe iletir.18
“Kötülük imparatorluğu” Sovyetler‟e karĢı, soğuk savaĢ döneminden 1990‟ların
ortalarına kadar ABD‟nin Sovyetler‟e karĢı takip ettiği politikaların
izdüĢümünü Fleming‟in romanlarından uyarlanan 007 James Bond filmlerinde görmek
mümkündür. Bond karakteri, Doğu-Batı mücadelesi çerçevesinde bir düĢman sembolü
yarattı ve gösterdi. Bond filmlerine göre “kötülük imparatorluğu” Sovyetler her
an Batı sistemine zarar verebilirdi. Sovyetler‟e yönelik politika oluĢturma
çabaları yıllar içinde James Bond filmlerinde de değiĢime sebep olmuĢtur.
Mesela Octopussy (Ahtapot–1983) son derece negatif yüklemelerle uydurulmuĢ bir
isim olup pussy kadın cinsel organı anlamındadır. Bu filmde Sovyetler salt
kötülüğün simgesi olarak değil de iyi ve kötü Sovyet ayırımına tabi tutuldu.
The Living Daylihgts (GünıĢığında Suikast–1987) filminde, Afganistan iĢgalinde
KGB pozitif olarak gösterildi. License to Kill (Öldürme Yetkisi–1989) filminde
soğuk savaĢ bütünüyle kayboldu. The World is not Enough (Dünya Yetmez–1999)
filminde 007 Hazar Denizi‟nde petrol boru hattı tekelini eline geçirmeye
çalıĢan teröristleri saf dıĢı bırakır. Die Another Day (BaĢka Gün Öl–2002)
Kuzey Kore‟de çılgın bir albayın çok güçlü lazer silahıyla donatılmıĢ bir uyduyu
komünist Kuzey Kore ordusunun silâh envanterine dâhil ederek yapmak istediği
korkunç saldırıyı anlatır. Elbette kraliçenin en gözde ajanı James Bond CIA‟nın
desteği ile felaketi son anda önler. Aslında bu film ABD‟nin Alaska eyaletinin
Gakona bölgesinde bulunan ıĢın ve iklim silâhı olarak bilinen HAARP
teknolojisine gönderme yapmaktadır. HAARP son 20 yılda ABD, Kanada baĢta olmak
üzere, üzerinde en çok tartıĢılan, spekülasyon yapılan bir silâh
teknolojisidir.19 Nitekim Venezuela Devlet BaĢkanı Hugo Chavez‟in 200 bin
kiĢinin öldüğü Haiti depreminin arkasında ABD‟nin HAARP silahının (Tesla
makinesi) olduğunu iddia etmesi oldukça ilginçtir.20 Yine deprem bahane
edilerek yardım maskesi altında Haiti‟nin ABD tarafından resmen iĢgal edildiği,
bu iĢgalin de Obama döneminin dıĢ politikasının yeni sloganı olan “akıllı güç”
(smart power) mucibince gerçekleĢtirildiği yönündedir.21 17 Ağustos 1999 Gölcük
depremi sonrasında da benzer iddialar gündeme gelmişti.
Hollywood ABD‟nin resmi politikasına uygun olarak,
Amerika‟dan (Batı‟dan) farklı olanı marjinalleĢtirip ÖTEKĠLEġTĠRME sürecine
sokar. Bu süreçte farklı olan kara mizahtan tutun da en pespaye Ģekle sokularak
muhtemel “ETKĠ ALANI” sıfırlanır. Sovyetler dağılınca Tru Lies (Gerçek
Yalanlar– 1994), Executive Decision (Kritik Karar–1996) The Siege (KuĢatma
Altında– 1998), Swordfish (Kod Adı Kılıçbalığı–2001), Collateral Damage
(Ölümüne Takip–2002) filmleri sanki 11 Eylül 2001 saldırılarına giden kilometre
taĢları ile sonrasının “önleyici vuruĢ” politikasının görsel şöleniydi.
Black Hawk Down (Kara ġahin DüĢtü–2001) Hollywood‟un topyekûn
Müslümanları terörist-isyancı koltuğuna oturttuğu, Amerikalıları ise destansı
kahraman haline getirdiği bir psikolojik operasyon filmidir. Afganistan ve Irak
iĢgal edildikten sonra Evanjelist Hıristiyan-Püriten gelenekleri iyice
radikalleĢerek ama liberalizm olarak Amerikalılara ve dünyaya Hollywood
üzerinden pazarlandı.
Yeni güvenlik anlayıĢı sosyal psikolojinin “ONLAR” ve “BĠZ”
basit ayırım kuralı üzerine oturtuldu. Sistem zorlamayı, kontrol etmeyi, boyun
eğmeyi/eğdirmeyi ve dıĢlamayı meĢru hale getiriyor.
Dead Zone (Ölüm Bölgesi–1983) ve Minority Report (Azınlık
Raporu– 2002) filmleri Yahudi-Hıristiyan Batı medeniyetinin yeni güvenlik
anlayıĢının adeta eğitim filmi gibidir¼ Yakın bir gelecekte suç işlemesi
muhtemel
potansiyel suçlular önceden tespit edilip, suçu iĢlemeden yakalanıp -elbette
çok özel teknik ve yöntemlerle takip edilerek- etkisiz hale getirilir.
Günümüzde Afganistan, Irak ve Batı‟nın kendi içinde yaĢayan “ötekiler”e, yani
Müslümanlara uyguladığı senaryo bu filmlerdekinden farklı değildir. Hem
filmlerde hem gerçek hayatta somut olan; sanal suç cezalandırılır. Böylelikle
boynuna bilgisayar ekranlarında sanal suçlu yaftası geçirilenler, milyonlarca
masum insan, dünyevi cehennemden geçirilir. 11 Eylül 2001 öncesi ve sonrası
Hollywood yapımlarına baktığımızda hepsinin ORYANTALĠST anlayıĢa uygun filmler
olduğunu görürüz.
Hıristiyanlık Tarsuslu Yahudi Pavlus tarafından Roma usulü
paganizm ile formatlanarak Ġsa‟nın dininden farklı bir Ģekle sokulmuĢtu.
Protestanlık ise önce Püritencilik ve özellikle 1970‟lerden itibaren Evanjelist
tipiyle Yahudi paganizmi ile formatlanmıĢtır. Bu dönüĢümü Harvard
Üniversitesi‟nden John Tirman Amerikalı bir Hıristiyan düĢünüre dayanarak
“DALMAÇYALI HIRĠSTĠYANLAR” olarak tanımlamaktadır. Yani yalnızca belirli
noktalarda Hıristiyan olanlar. Bu “ĠNANÇTAKĠ”
farkındalık ve dürüstlük eksikliği Amerikan-Hıristiyan ruhunda, bütün
insanlığın kolayca görebildiği kalıcı bir yaraya dönüĢmüĢ durumda.
Öte yandan Hollywood‟un yarattığı kahramanların ferdi
cesareti dillere destandır. Batı medeniyetinin temel değerleri olduğu ileri
sürülen hürriyet, adalet, insan haklarına sahip çıkarlar. Gerektiğinde bu temel
değerler uğruna bağlı oldukları CIA, FBI, NSA gibi kurumların yaklaĢımları
yerden yere vurulur. Aslında bu kurumlar da iyidir ama bazen yönetimi elinde
tutanlar “hata” yapar. Hollywood filmlerinin bu yönü BEN MERKEZLĠ LĠDERLĠK -hem
bireysel, hem ABD liderliği bağlamında- anlayıĢını sürekli besler. Benmerkezci
liderler kendi kararlarının herkesçe/her milletçe uygun bulunacağına katıksız
inanır ve aldığı kararları SEÇKĠNLĠK fantezisi üzerinden kendi toplumuna ve
milletlere yansıtır.
ABD derin devleti, Amerika‟nın milli güvenlik politikaları
çerçevesinde Hollywood filmleri üzerinden milli kimlik oluĢturmaya, onu
beslemeye çalıĢır.
Bu yöndeki Evanjelist militarist anlayıĢla üretilen son
filmlerden biri 300 Spartalı (2007) oldukça ilginç bir örnektir. Amerika‟nın
yeni milli güvenlik konsepti, kendi içinde homojenliği beslerken, dıĢarısı için
her ülkenin kendi içinde etnik ve dini mikrolaĢmayı, cemaatleĢmeyi ve çatıĢmayı
öngörüyor.
Evanjelist-Kabalist Yeni Dünya Düzeni siyaset teorisyenleri
ABD‟ye -Ģimdilik-Roma Ġmparatorluğu rolünü bahĢederken, öncelikle Müslüman,
Konfuçusyen ve Budist ülkeler olmak üzere diğer Hıristiyan milletlere dahi
“Atina modeli” devletçikler olmaları dayatılıyor. Ramazan KURTOĞLU 25Ancak Hollywood üzerinden
korkuyu, tehlikeyi ve tanımlanamaz “UFO vari” “terör öznelerini” artırma
gayretleri, nihayetinde Amerikan toplumunu da vurmaya baĢladı. 308 milyonluk
Amerika etnik, dini ve iktisadi olarak köĢeli ayrıĢmalara doğru hızla
sürükleniyor.
Terör tehlikesi ve Afganistan-Irak iĢgalinin sonuçları ile
gerçek hayatta hesaplaĢamayan Amerika her zaman baĢvurduğu yönteme baĢvurdu:
Filmlerde hesaplaĢma, Hollywood ürünleriyle öncelikle Amerikan halkının gazını
alma.
Vietnam SavaĢı bozgunu döneminde de bu böyle olmuĢtu.
Amerikalılar gerçek hayatta Vietnam sendromu ile hesaplaĢamayınca iĢ
filmlerdeki hesaplaĢma ile yetinmeye kalmıĢtı. Neticede Amerikalılar gerçek
hayatta çok feci Ģekilde bir Vietnam sendromu yaĢadı. Bu bağlamda Türkiye için
“Kurtlar Vadisi-Irak” filmi ilginçtir.
Kasım 2008‟de ABD yeni baĢkanını seçti, ancak seçim
meydanlarında Afganistan-Irak yanlıĢlarıyla alâkalı bir yüzleĢmenin esamesi
okunmadı. Amerikan halkının ve öncelikle siyasetçilerin yüzleĢmekten korktuğu
dile getiriliyor.
Hollywood ağırlıkla Yahudilerin kontrolü altındadır. Genel
olarak da siyaseten liberal, Demokrat Parti çizgisinde. Bu kez Hollywood teröre
ve savaĢa el attı. Rendition adlı filmde CIA yetkilisi Meryl Streep‟in emri
üzerine Reese Witherspoon‟un Ortadoğu kökenli kocası havaalanında tutuklanıp
hiçbir kanuni süreçten geçirilmeden sorguya alınıyor. Kadın kocasını arıyor
ancak ona bir Allah‟ın kulu cevap vermiyor. Bu filmde Guantanamo gibi
cezaevlerinin meĢruiyeti tartıĢmaya açılıyor ve CIA yetkililerinin acımasızlığı
gözler önüne seriliyor.
Kaynağı Müslümanlar olan ama tanımlanamaz terör özneleri
kullanılarak Amerikan toplumu üzerinde oluĢturulan korku sebebiyle, Amerikan
halkı Guantanamo, savaĢ gemilerinde, denizlerde dolaĢtırılan seyyar cezaevleri
konusu gerçek hayatta bir türlü tartıĢılamayınca iĢ Rentition filmine kalmıĢ.
Lions for Lambs (Kuzular Ġçin Aslanlar–2007) adlı filmde, hiç
savaĢ tecrübesi olmadığı halde Afganistan ve Irak SavaĢı‟nı hararetle
destekleyen senatör rolünde Tom Cruise, bu ilginç durumu araĢtıran gazeteciyi
Meryl Streep, siyaset bilimi hocasını da Robert Redford oynuyor.
Ġsmini Filistin‟deki bir Yahudi hikâyesinden alan In the
Valley of Elah filminin baĢrol oyuncusu Tommy Lee Jones, Irak‟ta savaĢan asker
oğlunun öldürülmesinin sebeplerini soruĢturuyor ve Ģüphelendiği komploya
ulaĢıyor.
Bu filmin en belirgin özelliği, Afganistan‟ı ve Irak‟ı iĢgal
eden Amerikan ordusunun en azından bir kısım komutanların Amerikan halkının
güvenini kaybetmiĢ olmasını tartışmaya açması.
The Kingdom (Krallık–2007) filmi bir hayli gerçekçi. Suudi
Arabistan‟daki ABD üslerinden birine terör saldırısı ve Amerika‟nın seçkin
komandolarından bir timin kurtarma operasyonu. Söz konusu filmleri, Amerika‟yı
anlamak açısından DVD‟sini bulup seyretmekte fayda var.
Gelelim ABD‟nin din formatlı siyaset stratejisi ve milli
güvenlik sineması ile korku filmleri üzerinden psikolojik operasyonlarına.
Amerikan Siyasetinde Küresel Stratejinin Aktörleri
Evanjelist-KabalistYahudi Mesih çizgisindeki dini, aydın ve siyasi kadrolar
Wall Street-küresel finans elitleri Pentagon Washington
D.C. Hollywood
"Amerika BirleĢik Devletleri'nde MĠLLĠ KADER meselesi
birçok sinema geleneğinin ana konusudur.
"22 Bunları iki baĢlık altında
toplayabiliriz: a- VahĢi Batı: Amerikan milli kimliğinin temel taĢlarından biri
olduğu için sinemaya aktarılmıĢtır. "Toplumlar öz imgelerini (kendilerini
algılayıĢ ve tanımlayıĢları) hayali olarak oluĢtururlar ve yarattıkları
hatırlama kültürü ile bu imgeyi kuĢaktan kuĢağa aktarırlar."23 Arkeolog
Mehmet Özdoğan toplumların geçmiĢlerini "masalsı geçmiĢ" ve
"ölçekli somut geçmiĢ" diye ikiye ayırıyor. Özdoğan bu iki geçmiĢin
karakteristik özelliklerini de Ģu Ģekilde değerlendiriyor: "Bunların ilki,
gerçek ile söylentilerin, efsanelerin, inancın birbirine karıĢtığı, zaman
ölçeği, derinliği olmayan yassı bir geçmiĢtir. Bu tür bakıĢ açısından, geçmiĢin
belgelenmesi gerekli değildir. Anlatılması, dedikodulara (söylencelere)
inanılması yeterlidir. GeçmiĢi düĢünmek inanç sisteminin bir parçasıdır. (Tıpkı
ABD'nin VahĢi Batı mitosu gibi. RKK) Bunun karĢıtı somut, zaman ölçeği ile
geçmiĢe bakmanın esası
ise sorgulamaya dayanır. Her söylenenin ölçekli bir zaman boyutunda
ispatlanması-belgelenmesi ve birbiri ile iliĢkilendirilmesi gerekir."24
"VahĢi Batı" bizlere Ģiddet ve kaba kuvvetin tipik örneklerini
beyinlerimize kazımıĢtır. Büyük Rus yazarı natüralist L.N. Tolstoy Ģöyle
yazıyor: "Bir döneme kendi düĢüncemizde, kaba bir Ģiddet ve keyfilik
yüklememizin nedeni, söylentilerin, romanların, hikâyelerin ve hatıraların (ve
elbette sinemanın RKK), bize Ģiddet ve kaba kuvvetin tipik örneklerini iletmiĢ
olmalarından ileri gelmektedir yalnızca. Bu dönemin ayırt edici ve egemen
özelliğinin kaba kuvvet olduğu sonucuna varmak, bir tepenin arkasına
gönderilmiĢ olan ve yalnızca ağaçların tepelerini gören bir adamın, bütün o
bölgede ağaçtan baĢka bir Ģey olmadığını düĢünmesi kadar yanlıĢtır."25 b-
Milli güvenlik sineması: Amerikan ordusunun bugün ve yarının dünyasındaki gücü,
bu gücün kullanılması dâhil, savaĢ, polisiye, casusluk, bilim-kurgu,romantik
drama, korku ve felaket filmleri. Bunlar ABD'nin bekasına dair endiĢe ve
gelecekte uygulamaya koyacağı temel siyaset trendlerini iĢleyen filmlerdir.
Jean-Michel Valantin'in de ifade ettiği gibi tehdit algılaması; milli güvenlik
devleti ile milli güvenlik sinema sanayinin buluĢtuğu ortak noktadır.
Buraya kadar yaptığımız genel değerlendirmeden sonra esasen
bu makalede felaket filmlerinin ana temasını analiz edeceğiz. 1970'li yılların
baĢından itibaren “Vietnam sendromu"nun da katkısıyla, Amerikalılarda
"hükümete olan güvensizlik" baĢ göstermiĢ, kısa sürede gelecek
korkusuna dönüĢmüĢtür. Michael Ryan ve Douglas Kellner'in "Politik
Kamera" kitabında anlattığı gibi: "Amerikan toplumunun derinlerinde
yatan ciddi ve derin hoĢnutsuzlukların, "meĢruiyet krizi"nin
sebeplerini, yaĢanan olaylarda siyasi, ekonomik ve toplumsal krizlerde aramak
gerekir.” Bunları Ģu Ģekilde sıralamak mümkündür:
Amerikan iĢ dünyasının kirli çamaĢırlarının ortaya
dökülmesi, (danıĢıklı fiyat ayarlamaları, rüĢvetçilik, kalitesiz ürünlerin
bilerek piyasaya sürülmesi vs.) Enflasyon ve deflasyon olarak ortaya çıkan,
1929 Kara Cuma'dan beri Amerikan finans dünyasını kontrol eden "kara
güçler" tarafından zaman zaman manipüle edilen, ekonomik gerileme dönemlerinin
sebep olduğu iĢsizlik. Bu paralelde 14 Eylül 2008‟de “patlayan” mali krizi de
ilave edelim. BaĢkan Lyndon Johnson'ın Vietnam-Tonkin Körfezi olayı sırasında söylediği yalanların Pentagon belgeleriyle ortaya çıkarılması. Cumhuriyetçi
BaĢkan Yardımcısı Spiro Angnew'in düĢüĢü ve Nixon'ı baĢkanlık koltuğundan eden
Watergate skandalının sonucunda Mesihi Amerikan baĢkanlık makamının
meĢruiyetinin çökmesi. Buna ilâve olarak BaĢkan Clinton‟un BaĢbakanlık
makamında Monica Lewinsky ile seks skandalı. BaĢkan oğul Bush‟un Florida
seçimlerindeki hileli sonuçla baĢkan seçilmesi ABD milli Ġstihbarat
teĢkilatlarının kanunsuz iç ve dıĢ uygulamalarının ifĢa edilmesi.
1970'lerin baĢında hızla yayılmaya baĢlayan "hür
iradenin Tanrı tarafından çizilen kaderin dıĢına çıkamayacağı"nı öngören
Evanjelist "yeniden doğuĢ" temeline dayanan inançtır.
Evanjelizmin iki temel "ilâhi" dayanağı vardır:
Birincisi, Eski Ahit (Tevrat), ikincisi, mezarı Antik Efes kenti ve halen
Ġzmir-Selçuk'ta bulunan-bulunduğu iddia edilen Hz. Ġsa'nın havarilerinden Aziz
Yuhanna'nın adıyla anılan, onun yazdığı varsayılan 4. Ġncil. Bu Ġncil'in ve
Apocalyps yani "kıyamet günü" (sonun zamanı) ile ilgili
"vahiy"in yazarı Yuhanna'dır. Evanjelizm, Yunanca
"Evangelion"dan gelir ve "müjde" anlamındadır. Yuhanna
aslında "müjdeci Yuhanna"dır. Müjde Ġncil'in tanımıyla eĢittir.
Kökleri Martin Luther ve Protestanlığın kuruluĢuna kadar giden Evanjelizm,
Hıristiyan Protestanlığın fundamantalist ifadesidir.26 ġu Ģekilde bir yorum
kanaatimizce yanlıĢ olmaz. Ġlk Evanjelist Yuhanna'dır. Yuhanna'nın Evanjelizmi
temelde "ilâhi" iken, Luther'in Evanjelizrni "siyasi"dir.
Protestanların Katolik ve Ortodokslardan en önemli farkları, ilk beĢ kitabını
Tevrat'ın oluĢturduğu 39 kitaptan oluĢan Eski Ahit'e Ġnanmalarıdır. ABD'nin kuruluĢunda
Eski Ahit “kuruluĢ inancı”nın temelini teĢkil eder. Yani Amerikan bakıĢ
açısından "kıyamet, kehanetler ve Mesihçilik" özel bir öneme
sahiptir.
Burak Göral'ın "kriz filmleri" diye adlandırdığı
Hollywood'un felaket filmleri "yeni modeller ve lider tanımları"
sunan filmlerdir.27 Felaket filmlerinin modellemesinde alt metinde sürekli bir
güvensiz ortam yer alır. Bu güvensiz ortamla mücadele edenler de farklı bir
liderlik profili çizerler.
San Francisco sokaklarının kanunsuz ve acımasızlarına karĢı
Dirty Harry (Kirli Harry) tiplemesiyle Clint Eastwood'un canlandırdığı Harry
Callahan kendi kanun ve usulleriyle mücadele eden bir polistir. Mafya
filmlerinde ünlü "The Godfather" (Baba) filminde olduğu gibi bir Vito
Corleone vardır. O kanun koyucudur. Kanunsuz iĢlere bulaĢsa da bir erkek, bir aile babası, güvenilir
bir gözeticidir. Kriz anlarında sağduyusuyla yol gösterir. Krize maruz kalan
kitleyi Ģefkatli kanatları altına alan lider ruhlu yöneticidir o.28 Michael
Ryan ve Douglas Kellner'in "Politik Kamera"sında anlatıldığı gibi:
"Felaket filmleri daha çok gelenek ve göreneklere gönderme yapar.
Toplumsal ve kültürel meselelerini güçlü, lider erkek önderliğindeki ritüeller
yoluyla meĢrulaĢtırır. Manevi değerler tazelenir, babaerkil aile yeniden
canlandırılır. Çözüm bu çerçeve içinde bulunarak krizden çıkılır.
Felaket filmleri toplumun o zaman aralığında, içinde
bulunduğu politik ve sosyal durumuna tekabül eden bir giriĢ bölümüyle baĢlar.
Bu bölüm filmin seyirci nezdinde en fazla akılda kalanlarından oluĢan bir
kesittir. Meselâ, ünlü "Airport "(Havaalanı) filminde kapitalist
sistemin sebep olduğu bir kriz anlatılır.
Sistemin iĢsiz bıraktığı bir kiĢi, yolcu uçağını bomba ile
tehdit etmektedir. Kriz Charlton Heston'ın erkek liderliğinde çözülür ve düzen
yeniden tesis edilir.
Felaket filmlerinin en baĢında krize maruz kalacak bölgenin
ve insanlarının tarifi yapılır. Kriz geliyorum der. Filmin ilk 15–20
dakikasında seyirci artık o bölgede yaĢayan insanlardan biri durumuna gelir.
Krizin içindeki insanlar ile seyirciler arasında gözden beyne ve kalplere giden
ortak bir hayat ve mücadele timi oluĢturulur.
"Ġyi ile kötü"nün mücadelesinde iyi tarafta
çoğunlukla bir "esas oğlan ile esas kız" yer alırken, ihtiyaç
duyduklarında danıĢabilecekleri "haç ve kipa" ile sembolize edilen
Hıristiyan ve Yahudi bilge kiĢiler de filmin kurgusunda yerini almıĢlardır.
Amerikan filmlerine monte edilen Yahudi tiplemesi 1990'lardan itibaren hızla
artmıştır. Geliyorum diyen tehlikeyi ya "esas oğlan" ya da "esas
kız" ilk fark edendir. Birbirlerine destek olurlar. Ancak duruma göre, üst
pozisyonda yer alan yöneticiler onların ikazlarını pek kâle almazlar. Önceleri
halktan cılız destek alırlar... Hızla bazı karakterlerin ölmesiyle
"kriz" veya "felaket" kendini iyice hissettirir.
Bu tür filmlerde mutlaka birkaç tane felaket tellalı yer
alır. Sürekli "hepimiz öleceğiz", "hiçbirimiz sağ
kalamayacak" türünden panik ifadeleri tekrar eder durur. Felaket filmlerinin esas
oğlanları ve kızlarının resmettikleri ana tema, liderlik, cesaret, kahramanlık,
dürüstlüktür. Adeta Amerika'nın Mesihi profili bedene bürünür. ABD bir dindir
artık. Film derin bir rahatlama ile sona erdirilmeden önce "olağan"
ilerleyiĢ içerisinde birkaç kez ABD bayrağı, kilise, Amerikan baĢkanı seyirciye
hatırlatılır. En sonunda felaketin boyutu bir kez daha gözler
önüne serilerek liderin muhteĢem baĢarısı seyirciye onaylatılır.
"Hollywood'un sosyo-politik olarak buna ihtiyaç duyduğu dönemlerde bu tip
filmler üretmesi Ģüphesiz bir rastlantı değildir. Peki ya 90‟larda tekrar
kendini gösteren bu türün bu seferki motivasyonu neydi?... "Volcano",
"Dante Yanardağı" (Dante's Peak), "Twister", “Kusursuz
Fırtına" (The Perfect Storm), "Dikey Limit" (Vertical Limit)
gibi filmler neden yapıldı? Hepsinin ortak kurgusu "kızgın tabiat"
üzerinedir. Tabiat insanoğlunun ihtiraslarına karĢı dayanamaz ve kendini bu
filmlerde gösterir."29 "Volcano" Los Angeles'ı hedef seçer. Bu
seçim elbet tesadüf değildir. Kaliforniya tek baĢına Almanya ekonomisine eĢit
olup Amerikan kapitalizminin pik noktasını sembolize eder.
Hollywood Los Angeles'tadır ve her türlü eğlencenin doğduğu
çürümüĢlüğün de adıdır. Amerikan Evanjelistlerine göre Amerikan ve dünya
toplumunun yaĢadığı düzeysizliğe karĢı "Volcano" bir
"kıyamet" mesajıdır. "Dante Yanardağı", bilim adamlarına
inanmayanları cezalandırır. "Twister", bilim insanlığını bir yarıĢın
unsuru olarak kullananlarla dalga geçer. "Kusursuz Fırtına", daha
fazla balık isteyen Bostonlu balıkçıların, daha çok kâr düĢünen sahiplerinin
ölüm fermanını imzalar. "Dikey Limit", para hırsı yüzünden tabiat
Ģartlarını es geçen dağcıların patronunun sebep olduğu trajedi ve kurtarma
çalıĢmaları etrafında dolaĢan bir aksiyon filmidir. 90'larda vizyona çıkarılan
felaket filmlerinin 70‟lerdeki benzerlerinden farkı "esas oğlan"ın
yanında "esas kız"ın da baskın bir Ģekilde kendini göstermesidir.
Kadın her Ģartta erkek kahramana yardımcı olur, onu destekler ve finale doğru
filmin kahramanı ile aynileĢen bir kadın figürü ortaya çıkar. Bu tür içinde yer
alan 1998 yapımı "Armagedon" ve "Derin Darbe" de tehlike
dünya dıĢından gelir. Ġlâhi mesajlar yüklüdür. Evanjelist Hıristiyan-Kabalist
Yahudi inançlarının bariz bir Ģekilde vurgusu filme hâkimdir. "Dünyanın Sonu",
"Kıyamet", "Kurtarıcı Mesih" ön plandadır.
Armagedon
filminde baba Bruce Willis'in kendini feda ediĢi "Ġsa Mesih'in kendini
feda edişine" bir göndermedir. 1998 yapımı Derin Darbe (Deep Impact) o yıl
sinemalarda seyirciyi vuran meteor (göktaşı) kökenli iki kıyamet filminden biridir.
Filmin kahramanı genç kız Tea Leoni, sansasyon peşinde koĢan medya dünyasının
tipik bir mensubudur. Uyanması ve kendini Messenger ekibiyle birlikte feda
etmesinin sebebi de o ana kadar içinde bulunduğu dejenere dünyadır zaten.Felaket
filmlerinde, özellikle 90'lardan sonra gösterime girenlerde dünyaya yönelik
küresel felaket krizlerinin çözümü hep Amerikalılar tarafından bulunmuĢtur.
Bunun anlamı, ABD'nin küresel yegâne güç olmasına vurgudur. 1970'lerin ve
1990'lardan sonraki felaket filmlerinin liderleri yakıĢıklı, hızlı karar
verebilen, güçlü ve güven veren yönleriyle benzerlik arz eder.
Felaket Filmlerinin Türleri Felaket filmlerini Ģu Ģekilde bir
tasnife tabi tutabiliriz; Yangın, uçak, deprem, çıldıran hayvanlar, fırtına,
meteor (göktaĢı) ve küresel iklim değiĢiklikleri. Ġnsanlığın veya çoğunlukla
ABD toplumunun yaĢadığı, yaĢaması muhtemel büyük felaketler muhtelif
aralıklarla Hollywood sineması tarafından filmleĢtiriliyor. Bu filmler kimi
zaman gösteriĢli bir serüven ruhuyla süslenerek, kimi zaman da yürek parçalayan
dramıyla önce Amerikan seyircisinin önüne, aynı anda veya sonra da baĢta Avrupa
olmak üzere dünyanın her yerinde gösterime sokuluyor veya DVD olarak satılıyor.
Hollywood‟un yıllık film ihracı geliri yaklaĢık 10 milyar
dolar, porno film satıĢları dört milyar dolar ve DVD satıĢlarının ise 20 milyar
dolar olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye‟de korsan DVD üretim ve satıĢları
ağırlıkla PKK ve Kürtçü unsurların elindedir. Perde arkasındaki iĢbirlikçileri,
film tedarikçileri ise bazı Yahudi iĢadamı spekülatörler¼ Kürt-Yahudi iĢbirliği
her alanda sürdürülüyor. Tıpkı Ġsrail-Barzani iĢbirliği gibi.
Ġşte size felaket filmlerinden önemli bulduğumuz örnekler;
Gojira (1954),
Airport (1970), Earthquake(1974),
Avalanche (1978),
Superman;
The Movie (1978),
Arılar-The Swarm (1978),
Volcano (1997),
Kurtuluş Günü-Independence Day (1996),
Titanic (1997), Kor-The Core (2002),
Yarından
Sonra-Day After Tomorrow (2004),
Hortum-Twister (1996),
Buz Devri 1, 2 ve 3- Ice
Age (2002– 2006-2008),
UçuĢ 93-United 93 (2006),
Dünya Ticaret Merkezi-World
Trade Center (2006),
Uygunsuz Gerçek-An Inconvenient Truth (ġubat 2007).
2012-Kıyamet (2009),
”Nuh‟un kapitalist gemisi” veya “seçilmiş”lerin kurtuluş gemisi olarak da adlandırılan “2012” filmi Maya takviminin 21 Aralık 2012‟de
sonlanmasıyla dünyanın sonunun geleceğini öngören bir Marduk merkezli, adeta İsrafil sûr borusunu üfler ve olaylar geliĢir minvalinde bir
Evanjelist-Kabalist psikolojik operasyon filmi. Alman asıllı Roland Emmerich bu
filmi ile özellikle Kabalistler ve Ġsrailli pek çok haham tarafından ileri
sürülen Maya kehanetinin peĢine düĢüyor. Bu, Kur‟an-ı Kerim hükümlerine aykırı,
temelsiz varsayımlar küresel finans seçkinlerinin kontrolü altındaki medya
yoluyla sürekli gündemde tutuluyor. Özellikle Batı toplumları huzursuz
ediliyor. Bir hususu da belirtmekte fayda var. “Sinema, insanı psikiyatriden
daha iyi anlıyor. Senaristler insanları çoğu zaman
psikiyatristlerden daha iyi çözümleyebiliyor.”30 Sinema yazarı Alin TaĢçıyan‟ın
ifadesiyle, “Hollywood‟un ötekileri hiç bitmez.”31 Felaket filmlerinde en fazla
rastlanan 10 beylik kliĢeyi Ģu Ģekilde sıralayabiliriz:
1. YaklaĢmakta olan felaketi haber veren bir uzman kiĢi hep
vardır. Ancak ona hepköyün delisi muamelesi reva görülür. 2. Özellikle hortum
ve volkan filmlerinde olmak üzere hep son anda kurtarılan bir köpek veya kedi
vardır. 3. Patlamalar ve su baskınları baĢta her türlü felaket ağır çekimde
meydana gelir. 4. Filmin bir yerinde öleceği kesin olan çiftler, her ne kadar
kavga etseler de, felaketten önce veya sonra birbirlerine yakınlaĢırlar veya
gelecekle ilgili plânları konuĢurlar. Seyirciler onlar öldüğünde çok üzülür. 5.
Mors alfabesi özel veya gizli bir Ģifreyle yardım isteyen birileri varsa, o
Ģifreyi de Ģak diye çözüveren birileri bulunur. 6. Kadın ve çocuklardan önce
postunu kurtarma derdine düĢen bencil erkekler mutlaka cezalarını bulurlar. 7.
Genellikle birbirine âĢık olanlar sağ olarak kurtulur. Kadınlar en kötü durumda
dahi saçlarının ve kıyafetlerinin berbat olmasından Ģikâyet eder. 8. Kalabalık
Ģehirlerin 48 saat içinde boĢaltılması önerisi kriz merkezi tarafından uygun
görülür ve baĢarıyla uygulanır. 9. Panik yüzünden birbirini ezen insanlar
görülmez. Amerikalılar düzgün bir Ģekilde kaçar. 10. Ġnançlı Amerikalıların
inanmayanlara oranla kurtulma Ģansları oldukça yüksektir. Felaket filmlerinin
çehresini değiĢtiren beĢ an: a. Geri sayım: ġok edici bir darbe, dostluk
beklerken düĢmanlık görmek. Kitlelerin genelinin beklemediği sürpriz geliĢme.
b. Tepe taklak: Ani bir darbeyle patlama vs ile nefes kesici sahnelerin ardı
ardına seyirciye sunulması. c. ġok eden efektler: Olağanüstü bir yaratık,
püskürtme, ıĢınlar vs. d. Ġnsanların yaĢadığı korkunçluklar: Kötülüklerin sebep
olduğu tahribatlar, filmin esas kötüsü.
Sırada sen
varsın: Tedbirli ol, ABD ile iĢbirliği yap, o küresel yegâne süper güçtür.
Tarihi Gelişmeler ve Felaket Filmleri Amerika'nın “sevimli
hegemonyası" insanlığın mutluluğu için şarttır.
Felaket filmlerine esin kaynağı olan bazı tarihi geliĢmeleri
de Ģöyle sıralamak mümkün:
M.S.79: Vezüv Yanardağı‟nın Pompei Ģehrini haritadan silmesi.
Böyle bir Ģehrin varlığı 1738'de keĢfedildi. 1898: H.G. Wells'in "Dünya
SavaĢı" romanında Mars'tan gelen yaratıklar Ġngiltere'yi talan etti. Artık
felaketin uzaydan gelebileceğinin temelleri atılmıĢtı. 1912: RMS Titanic gemisi
için "Tanrı bile batıramaz" diyorlardı. ABD'ye ulaĢmak isterlerken
bir buzdağına çarparak battı. 1500‟den fazla insan öldü. 1914: Bütün savaĢların
sonunu getireceği iddia edilen Birinci Dünya SavaĢı patladı. Sonuçta 15 milyon
insan öldü, 22 milyon kiĢi de yaralandı. 1937: Alman yapımı Zeplin Hinderburg
New Jersey'e inerken alev aldı. Yolculardan üçte biri öldü.
1939: Ġkinci Dünya SavaĢı patlak verdi. Dünya tarihinin
kaydettiği bu en büyük savaĢ bittiğinde 60 milyon insan hayatını kaybetmiĢti.
1945: Ġkinci Dünya SavaĢını bitiren insanlık trajedisi. ABD'nin Enola Gay adlı
bombardıman uçağı ile Japonya'nın HiroĢima Ģehrine ilk atom bombası atıldı.
Ufaklık lakaplı bomba düĢtüğü anda 140 bin insan bir anda öldü. 1948: Siyasi ve
terörist gayelerle ticari yolcu uçaklarının kaçırılmaya baĢlandığı tarihtir.
Büyük çoğunluğu felaketle sonuçlandı. 1956: Ġtalyan bandıralı transatlantik
Andrea Doria bir Ġsveç gemisiyle çarpıĢarak yan yattı. 46 kayıp verildi ve
denizaĢırı yolculuklarda uçaklar tercih edilmeye baĢlandı.
1978: Özellikle deodorant türü spreylerden yayılan
kloroflorokarbon gazlarının ozon tabakasına zarar verdiği açıklandı. 1981: ABD
Salgın Hastalıklarla Mücadele ve Koruma Merkezi HIV kökenli AIDS salgınının
varlığını resmen kabul etti. Tedavisinin olmadığı ve ölümcül olduğu açıklandı.
1985: Kuzey Yarımküre'de ozon deliği keĢfedildi. Zararlı
gazların milletlerarası kullanımının bütünüyle terk edilmesi on yılı buldu. 2000:
Dünyanın en güvenli uçağı olarak lanse edilen Concorde' un Fransız Hava
Yolları-Air France'a ait 4590 sefer sayılı uçuĢu felaketle noktalandı. 2001:
New York'taki Ġkiz Kulelere 11 Eylül sabahı yarım saat ara ile iki yolcu uçağı
çarptı. 10 Ģiddetindeki depreme dayanıklı inĢa edilen binalar kumdan kaleler
gibi çöktü. Ġslâmcı Arap teröristlerin veya diğer adıyla El Kaide
militanlarının uçakları kaçırarak gerçekleĢtirdikleri açıklanan eylem, Üçüncü
Dünya SavaĢı'nın diğer adıyla Medeniyetler SavaĢı‟nın baĢlangıcı kabul
ediliyor. Evanjelist ve Kabalistlere göre Armagedon-Kıyamet SavaĢı öncesi
yaĢanacağı, Kitabı Mukaddes'te bildirilen "kehanetlere" uygun olarak
"Türbülasyon SavaĢları" baĢladı. Ancak Ġkiz Kuleler'le ilgili her geçen
gün Amerikan resmi açıklamalarını yalanlayan bulgular ortaya çıkıyor. 2003:
Mart 2003‟de Ġsrail'in "politik ve dini" olarak desteklediği ABD ve
Ġngiliz birliklerinin Irak'ı iĢgal hareketi baĢladı. Armagedon'a giden savaĢ.
2009 sonu itibariyle ölen sivil Iraklı sayısı bir milyonu aĢmıĢ durumda. Irzına
geçilen, 9 yaĢındaki kız ve erkek çocukları dâhil, Iraklının sayısı iki
milyondan fazla. ABD'nin iĢgal için yaptığı direkt harcama 500 milyar dolar,
gerçek maliyet ise üç trilyon dolardan fazla. Her gün patlamalarla ortalama 100
kiĢi ölüyor. Resmi olarak açıklanan ölen Amerikan askeri sayısı altı bin, ancak
gayrı resmi rakamlar 22 bin'den fazladır.
Evanjelist Hıristiyan-Kabalist Yahudilere göre Mesih'in
gelmesi için "Tanrı'nın iĢi kolaylaĢtırılmalı"dır. Ortadoğu'da kim
barıĢ isterse Deccal'ın destekçisidir.
2004: Hint Okyanusu açıklarında meydana gelen 9.3
Ģiddetindeki deprem ve arkasından ortaya çıkan tsunami 240 bin'den fazla
insanın ölümüne yol açtı. 2005: ABD'nin Güney sahillerindeki New Orleans
Ģehrini Katrina adlı kasırga yerle bir etti.
Campbell, "The Hero with a Thousand Faces" (Harpercollins Fontana, Londra 1993) adlı
eserinde sanatın, felsefenin ve bilimlerin gayesinden söz eder: "Ferdin
sınırlı ufkunu aĢarak, sürekli geliĢen bir Ģuur düzeyine ulaĢmasına destek
olmak..." Sinemanın da asıl amacı budur. Bunun Hollywood'daki ve Amerikan
milli güvenlik sinemasındaki manası kısaca "BEYĠN YIKAMAK"tır.
"Filmler, hikâye anlatma fonksiyonunu üstlenirler; bizleri eğlendirme,
esinlendirme ve hatta meselelerle nasıl baĢ edeceğimizi bizlere öğretmeyi
gaye Ramazan KURTOĞLU 35edinirler.
Mitlerse, var oluĢumuzun sırları ve harikaları hakkında bulup verdiğimiz
cevapları yine kendimize yansıtırlar. Ama burada bizi esas ilgilendiren, mit
meydana getirmenin çağdaĢ biçimi olan film yönetmenliğidir. Birçok kez, gerçek
bir mitos statüsüne yükselmeyi baĢaran bir film, bizi alabildiğine etkilemiĢ;
hayatlarımızı dönüĢtüren, kültürümüzü değiĢtiren bir anlatım geleneğinin önemli
bir parçası durumuna gelmiĢtir."32 Ünlü Fransız stratejist Jean-Michel
Valantin Amerikan sinema tarihini yazma hususunda Ģu ilginç değerlendirmede
bulunur: "...Sinemanın tarihini yazmak için ABD'nin kültürel ve medyatik
tarihinden çok Amerikan strateji tarihinin aĢırı karmaĢıklığına ve yoğunluğuna
bakmak gereklidir. Amerikan devleti ve stratejisi arasındaki iliĢkilerin tarihi
aynı zamanda Washington ile Amerikan strateji pratiklerini sürekli olarak
sinemaya aktaran Hollywood arasındaki diyaloğun da tarihidir. Bu filmler milli
güvenlik sisteminin tarihi, Amerikan toplumu ve ABD kültürü arasındaki sınırda
durmaktadır."33 Fransız metafizikçi Condillac, bütün bilgilerin ilk
kaynağının duyum ve düĢünüĢ olduğunu söyler. "Biz yalnızca çevremizi
görürüz, dolayısıyla da var olan her Ģeyi gördüğümüzü sanırız; biz bir ovanın
öte ucunda göğü elleriyle tutacağını sanan çocuklar gibiyiz."34 “Duyum
dönüĢüme uğrayarak belleği, dikkati, düĢünceyi, muhakemeyi (yargıyı), akıl
yürütmeyi ortaya çıkartmaktadır." (Büyük Larousse) Filmler ise bunun en
iyi silâhlarından biridir.
ABD’nin Tehdit Algılaması ve Hollywood ABD derin devleti ile
Hollywood arasındaki iliĢkilerin iki temel noktadan incelenmesi gerekir;
a.Tehdit algılaması bakımından 1947'den sonra Sovyet tehdit algılaması
1960'lardan itibaren Sovyetler ve Çin tehdit algılaması 1990'larda Saddam
Hüseyin'le kliĢeleĢtirilen tehdit algılaması 1993–2001 döneminde ortaya çıkan
El Kaide ile sembolleĢtirilen Ġslâmcı terörist algılaması ya da "Ġslâm'a
fobi". b. Amerikan strateji seviyesini kontrol altında tutan siyasi gücün
ihtiyaç
duyduğu vasıta ve taktik açısından. "Stratejik gündem Hollywood
yapımlarının sürekli malzemesi olmuĢtur. Kodlarını çözmek iĢi ise milli
güvenlik gündemine, ABD'nin dünya ile olan iliĢkilerine ve Ģiddete baĢvurmasına
bakarak mümkün olur... Sinema stratejik gündemin pozitif yönde söz konusu
edilmesine veya "mükemmelleĢtirilmesine" yardımcı olacak zihni
dünyanın oluĢumunu ortak seyir yoluyla sağlamaktadır."35 Elbette bu hem
ABD içinde hem de dünya kamuoyu nezdindedir.
Amerikan sisteminin hem içerideki hem dıĢ iliĢkilerindeki
temel dayanak ABD'nin kurucu efsanelerinde yatar: “VahĢi Batı”, “Ġhtiyaç
Duyulan Yeni Sınır”, “Tepedeki Ev” ve “BelirlenmiĢ Kader.” Bu efsanelerin ortak
noktası ABD'ye, çıkarlarına veya temsilcilerine karĢı yapılan her türlü karĢı
çıkıĢ veya saldırının çok büyük günah olarak kabul edilmesidir. Çünkü ABD
Mesih'tir. Çünkü ABD yeni Kudüs'tür.
Kabala, Tevrat, Ġncil Kehanetleri Temelinde Yeni Dünya Düzeni
ve Türkiye
Aziz Atatürk ve Kuvayi Milliye ruhunun kurduğu Cumhuriyet
Türkiye‟sini idare eden/edecek sivil-asker herkesin bilmesi ve gerekli tedbiri
alması mecburi en önemli hususlardan biri Türk milletine yönelik “Mesihi”
psikolojik harp operasyonlarıdır.
Özetle, Hollywood, New York bankerleri, senkretik din
baronları, Pentagon ve ezoterik güç simsarlarının esas hedefi Türkiye. Kabalist
Yeni Dünya Düzeni için mutlaka ele geçirilmesi gereken coğrafya Edom‟dur. Edom,
Anadolu‟nun ilkçağdaki adıdır. Türk milleti ve Ġslâm dünyası
Kabala-Tevrat-Ġncil kaynaklı “kehanetler”e dayalı tehditler altındadır. Acil
olarak cumhurbaĢkanlığına bağlı karĢı psikolojik harp merkezi kurulmalıdır.
2007‟nin Ocak ortasında Yahudi ailelerin kontrolündeki Fox TV‟de; “24” adlı
dizide ABD‟de “teröristler” nükleer bomba patlattılar. Bu televizyon dizisinin
daha önceki bölümlerinin birinde “Türk teröristlerin ABD‟de saldırı hazırlığı
yaparken yakalandığı” bölüm ekranlara getirilmiĢti.
Bir baĢka film, zenci aktör Will Smith tarafından
canlandırılan “I am Legend” (Ben Efsaneyim–2007) daha filmin baĢlangıcında
THY‟nı New York JFK havaalanında “pistten çıkan uçak” olarak Amerikalıların ve
dünyanın gözüne sokuyor. Filmin yapımcısı Warner Bross Amerikalı ünlü Yahudi
aileye ait.
Hollywood daha önceleri hayali havayolu Ģirketleri
kullanırken bu kez açıkça
35
Jean-Michel Valantin, a.g.e, s.11. Ramazan KURTOĞLU 37THY ve
Türkleri hedef tahtasına oturtuyor.
Al Pacino ve Robert De Niro¼ Hollywood sinemasından dünyanın
sevdiği iki dev aktör. Türkiye‟de “Orijinal Cinayetler” adıyla gösterilen
filmde her ikisi de oynuyor. Ġki emektar dedektiften oluĢan ekibin etrafında
geliĢen olayları beyaz perdeye taĢıyan filmde Al Pacino‟nun canlandırdığı
karakterin adı “Thomas Cowan”, Robert De Niro‟nun ise “David Fisk”. Ancak herkes ona “Turk” diyor. Türk, acımasız
ve gaddar. Yani negatif bir imaj çiziliyor. ĠĢ bununla da kalmıyor. “Rightheous
Kill” de Al Pacino‟nun canlandırdığı dedektif Thomas Cowan‟ın lakabı “Roostar”
yani “horoz”. Horozla acımasız Türk yan yanadır. Bir diğer Türk, Türkiye
aleyhtarı film ise baĢrollerinde Clive Owen ve Naomi Watts‟ın oynadığı “The
International” adlı 2009 yapımı filmdir.
Dikkatinizi çekmiştir. Amerikan felaket filmlerinde New York
Ģehri hep olay yeri olarak ön plâna çıkıyor. Bunun estetik endiĢelerle olan
boyutunu anlayabiliyorum. Ancak meselenin dini-ezoterik- ideolojik bir baĢka
yönü de var. Daha önceleri “çaktırmadan” iĢlenen bu mesele, 11 Eylül 2001
saldırıları, Afganistan ve Irak‟ın iĢgaliyle birlikte açık açık gündeme geldi.
Niçin saldırı hedefi olarak New York‟taki iki çok meĢhur gökdelen seçildi ki?
Eski Ahit‟teki Babil medeniyetinde yaĢananları bilmeden, Ġncil‟in Vahiy
bölümünde yazanları anlamadan bu sorunun cevabını bulamayız.
Babil Antikçağ‟ın önemli bir medeniyet merkeziydi. Ama Eski
Ahit‟e göre bir yozlaĢmanın da merkez üssüydü. Babil ezoterizmin, büyücülüğün
kalbiydi ve içten içe çürümeye baĢlayan medeniyetlerinin Tanrı‟ya uzanmasını
sağlayabilmek için Babil Kulesi‟ni inĢa etmiĢlerdi. Ancak inĢaat daha
tamamlanmadan bir gecede insanlar birbirinin dilini anlamaz hale gelmiĢti ve
Babil Kulesi tamamlanmayarak çökmüĢtü. Yahudi ve Hıristiyan inancına ve
özellikle Evanjelist Hıristiyanlara göre bu durum, çürümüĢ bir medeniyete karĢı
Tanrı‟nın onlara verdiği bir dersti. Bu inanca göre, 21. Yüzyılın Babillileri
baĢta Müslümanlar olmak üzere dindar Yahudi ve Evanjelist Hıristiyan olmayan
herkestir.
Hatırlayınız! 11 Eylül 2001‟de gökyüzüne doğru uzanan iki
kulenin, ALLAH adına hareket ettiğini söyleyen El Kaide “Müslüman
gerillalarınca” yıkılması Babil efsanelerine kesin kes bir gönderme olabilir.
Eski Ahit “Book of Genesis”te anlatılan Babil Kulesi olayı, ikiz kulelerin
yıkılması Ģovuyla hatırlatılmak istenmiĢ olabilir. Kıyametlerin, “son saat”in
anlatıldığı felaket filmlerinde New York Ģehrinin sürekli olay yeri olarak yer
almasının sebebi de aynı olabilir. Çünkü; Evanjelist dini liderlere göre New
York Ģehri aynı zamanda günahların da Ģehri. Felaket geldiğinde bu günahkâr
Ģehrin gökyüzüne 38 ABD SĠYASET STRATEJĠSĠNDE EVANJELĠST-KABALĠST FELAKET
FĠLMLERĠYLE PSĠKOLOJĠK SAVAġ OPERASYONLARI VE TÜRKĠYE
yükselen “Babil Kuleleri”nin birer birer yıkılmasının filmlerde görülmesi dini
– ezoterik – ideolojik açıdan da tatmin edici bir rol oynuyor olabilir.
Bu konu ile ilgili, Amerika‟da lisans ve lisansüstü eğitim
gören gazeteci Serdar Turgut‟un da bizim tespitlerimize benzer görüĢleri
vardır.36 “Cloverfield” adlı filmde New York‟a dadanan dev bir canavar,
gökdelenleri tek tek yıkmaya baĢlar. Muhtemeldir ki, Evanjelist bir Amerikalı bu görüntüler ile
Eski Ahit‟teki Babil Kulesi arasında Ģuuraltı bağlamında çok kolay bağlantı
kurar. “Ġsa Mesih‟in dönüĢü”, “sonun zamanı”, felaketlerin Yahudilik ve
Hıristiyanlıktaki “Kıyamet günü” inancıyla gökdelenlerin çöküĢünün de yine
dinlerindeki günahkârların cezalandırılması inancıyla bağlantısı var.
Türkiye‟de 2009 yılı sonunda gösterime giren “Avatar” adlı
bilimkurgu film doğrudan doğruya “tek dünya devleti” ve onun kurumlarını
insanlığın kurtuluĢu için öne çıkaran bir yapım. Sözde emperyalizme karĢı bir
tema iĢlerken, kurtuluĢ için küresel çapta “Tanrı Ġmparatorluğu” zihinlere
alttan alta iĢleniyor. Bu filmi New York Press‟te yazan Armond White, Weekly
Standard sinema yazarı John Podhoretz baĢta olmak üzere pek çok Amerikalı yazar
yerden yere vurdu. Ġlginçtir, Avatar‟a en iyi övgüyü New York Times yaptı.
Hollywood yapımı pek çok “vampir” filminin ortak özelliği ise
korku ve felaketlerle karıĢık erotizmdir. Erotizm, Yahudi Mesihçiliğinde
“günahta arınma”teolojisine, Mesih‟in gelişini çabuklaştırmaya göndermedir.
Hıristiyan Mesihçiliği ise daha çok kontrolden çıkmık anarşizm, terörizm ve
kargaşaya gönderme yapar.
Evanjelist Hıristiyanlara göre İncil‟in Vahiy bölümünün yüzde
10‟u Babil‟in kaderiyle ilgilidir. Evanjelist liderlerden New York‟taki meĢhur
Times Meydanı Kilisesi‟nin rahibi Davit Wilkerson, Amerika‟nın Yuhanna
Ġncili‟nin Vahiy – Esinlenme 18‟deki Babil ve New York Ģehrinin de Babil‟in
kutsal Ģehri olduğunu ifade ediyor.
CIA ve MOSSAD‟a danıĢmanlık yapan Amerikalı Evanjelist
gazeteci Michael Davit Evans “The American Prophecies” (Amerikan Kehanetleri)
adlı kitabında Rahip Wilkerson‟un kutsal Babil olacak milleti Ģu Ģekilde tarif
ettiğini uzun uzun anlatıyor:37
36
Evanjelistler 21. Yüzyılın Babil‟i olarak ABD‟yi görüyorlar. Eski Ahit –
Daniel‟in beĢinci bölümünde Babil Kralı Belshazzar‟ın (BelĢatzar) adamlarından
bin kiĢilik seçkin bir gruba ziyafet verdiğini anlatır. Kral, Kudüs‟teki
Süleyman Tapınağı‟ndan babası Nabukadnazar‟ın Babil‟e getirdiği altın
kupalardan Ģarap içer. Davetlilerine de bu “kutsal kupalar ve kâselerle” Ģarap
sunar, ikramda bulunur. ĠĢte bu esnada Yahudi Tanrısı Yehova sarayın
duvarlarına Kral BelĢatzar‟ın lanetlendiğini yazar. Demek ki Tanrı Babil Kralı
ve krallığı hakkında hüküm verdiyse, bir gün dünyayı da yargılayabilir.
Evanjelistler buna büyük önem veriyorlar. Kral BelĢatzar‟ın
babası Kral Nabukadnazar Daniel‟e BelteĢatzar adını vererek onu
BabilleĢtirmiĢti. Saray duvarına bir el ayası gönderen Tanrı Yehova; MENE,
TEKEL, UPHARSIN (ufarsin) yazdırmıĢtı.38 Bu el gerçekte Tanrı‟nın eliydi.
Tanrı‟nın eli daha önce de görünmüĢtü ve daha sonra da görünecekti. (Eski Ahit
– ÇıkıĢ 8:19, 31:18, Luka 11:20, Yuhanna 8:1-9) Eski Ahit – Daniel bölümüne
göre, Daniel Kral‟a bunun yorumunu Ģöyle yapar:
MENE: Tanrı senin krallığını saydı ve sona erdirdi.
TEKEL: Terazide tartıldın ve eksik bulundun.
UPHARSIN: Ülken bölündü, Perslere ve Medlere verildi.39
Ancak, Babil Krallığı‟nın – Ġmparatorluğu‟nun ruhu Ġsa Mesih‟in ikinci ve
nihayet üçüncü ve son kez geliĢine kadar etkisini göstermeye devam edecektir.40
Sonuç
Günümüzde, Thomas Jefferson tarafından yaptırılan Nimes‟de,
yani Fransa‟daki eski bir Roma tapınağından kopya edilmiĢ Capitol binasında
alınan kararla ABD, Babil‟de, Afganistan‟da ve Yemen‟de. Bugün için tartıĢılan
sıradaki ülke Ġran¼ Filmlerde değil, gerçek hayatta. Diğer yandan Anadolu ve
hinterlandı Paganlar, Evajelistler ve Kabalistler için “Where God has walked”
(Tanrı‟nın yürüdüğü topraklar) olup 21.yüzyıl enerji sisteminin ve
teknolojisinin merkezinde bulunan bor, toryum, monatomik (tek atomlu)
elementler ile su ve gıdanın merkez üssüdür. Yeni Dünya Düzeni için dünya
coğrafyasının “taht”ıdır. Kısaca “Mesih”in nihai hedefi Türkiye‟dir.
KAYNAKÇA
Assman, Jan, “Kültürel Bellek”.
Cabrera, Angel Guerra, La Jornada, Meksika, 21 Ocak 2010.
Condillac, E.B, “Ġnsan Bilgilerinin Kaynağı Üzerine Deneme”.
Eski Ahit – Daniel 5:25.
Evans, Michael David, “The American Prophecies” (Amerikan
Kehanetleri), Time Warner Book Group, New York, August 2004.
Göral, Burak, “Hollywood”, Plato Film Yayınları, Ağustos
2003, Ġstanbul.
Hallsell Grace, “Tanrı’yı Kıyamete Zorlamak-Armagedon
Hıristiyan Kıyametçiliği ve Ġsrail”, Kim Yayınları, 2. Baskı, Ankara Nisan
2003.
Impe, Jack Van, Evanjelist TV Vaizi, Nakleden Grace Hallsell,
a.g.e.
Ġncil – Vahiy: 17 – 18.
Kurt, Ramazan Kağan, “Evanjelizm-Dünya Ġmparatorluğu ve
Türkiye”, Birharf Yayınları, 2. Baskı, Mart 2006, Ġstanbul.
Kurt, Ramazan Kağan, “Türkler ve Mesihusa”, Truva Yayınları,
Ocak 2007 Ġstanbul.
McLean Papazı, Virginia, “Kitab-ı Mukaddes Kilisesi”-Nakleden
Grace Hallsell, a.g.e.
Nirun, Ata, “Panaya Kapulu Meryem Ana Evinin Sırrı”, Destek
Yayınları, 2. Baskı, Kasım 2006, Ankara.
Ramazan KURTOĞLU 41
Nirun, Ata, Tempo Dergisi, 30 Kasım 2006. Özdoğan, Mehmet,
“Tarihöncesi Arkeolojisine GiriĢ”, Arkeo / Atlas Dergisi, Ġstanbul 2002, Sayı:
1. Psikiyatrist Mustafa Ulusoy, Zaman, 5 Ekim 2008.
Smith, Jerry E, “HAARP-The Ultimate Weapon of the
Conspiracy”, Adventures Unlimited Press, Kempton, Illinois, 1998.
Tolstoy, L.N, “SavaĢ ve BarıĢ”.
Turgut, Serdar, AkĢam Gazetesi, 30 Haziran 2008.
Valantin, Jean-Michel, “Küresel Stratejinin Üç Aktörü:
Hollywood, Pentagon ve Washington”, Babıâli Kültür Yayıncılığı, Türkçesi Ömer
Faruk Turan, Haziran 2006, Ġstanbul.
Vatan Gazetesi, 25 Ocak 2010.
Voytilla, Stuart, “Myth and the Movies”, Michael Veise
Productions, 1999.
Yeni ġafak, 1 ġubat 2009.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder