9 Eylül 2014 Salı

BİLGİ KİTABI SAPIKLIK VE ÇELİŞKİLERLE DOLU : SAPKIN UZAYLI DİNİ VE KADIN PEYGAMBERİ Vedia Bülent Çorak adlı kadın, Alfa Kanalı’ndan ilahi mesajlar aldığını iddia ediyor, adına para bastırıyor, ciklet falı gibi kutsal kitap yazıyor.




Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde Prof. Dr. Yusuf Şevki Yavuz, Prof. Dr. Mustafa Öz ve Prof. Dr. İlyas Çelebi oluşturdukları bir komisyonla Bilgi kitabını inceleyerek bir rapor hazırladılar. "Bilgi kitabının din kitabı olmadığı bildirildiği halde, tanrısal merkezli bir kitap olarak vurgulanması büyük bir çelişki içeriyor" ifadesine yer verilen raporda, kitabı yazan kişinin de çelişkileri fark ederek, bu çelişkilere bilinçli olarak yer verdiği belirtildi.
 

 Bilgi Kitabı ve ne yazık ki aldanan insanlar...

Adına para bastıran ve kendisine ilahi mesajlar geldiğini iddia eden DKBMY Vakfı Başkanı Vedia Bülent Çorak,´ın ´Bilgi Kitabı´nın safsata dolu olduğu ortaya çıktı.
 Dünya Kardeşlik Birliği Mevlana Yüce Vakfı Başkanı Vedia Bülent Çorak‘ın, Alfa Kanalı’ndan (Kutsal kitapların Alfa Kanalı aracılığıyla indirildiğine inanıyorlar) gelen vahiylerle yazdığını ileri sürdüğü Bilgi kitabı‘nın safsatalarla dolu olduğu belgelendi

GEÇMİŞTE HİNT KÜLTÜRÜNDE 2600 TANRI VE ÖRETİ YAYMAYA BAŞARAN İNSANLARI İNEKLERE,MAYMUNLARA,FARELERE ,FİLLERE BİLE TAPTIRMAYI BAŞARMIŞ İLUMİNATİ ÖRGÜTÜ ÜYESİ ALAYCI CİNLER GÜNÜMÜZDEDE RAHAT DURURLARMI BİLGİ KİTABI VE ALTIN ÇAĞ IŞIK DOSTLARI KANDIRMACASI İLE GENE SAHNEDELER.

ÖNCELİKLE BELİRTELİMKİ ŞEYTAN VE CİNLER İSTEDİKLERİNDE ŞİDDETLİ BİR IŞIK ŞEKLİNDE VE İSTEDİKLERİ ŞEKİLDE YANİ UZAYLI VEYA UFO ŞEKLİNDE İNSANLARA GÖZÜKEBİLİRLER. HATTA ŞEYTAN BİRÇOK EVLİYAYA ŞİDETLİ IŞIK ŞEKLİNDE BİRÇOK DEFA GÖZÜKÜP BEN SENİN RABBİNİM ARTIK SENİN İBADET ETMENE GEREK YOK GİBİ ALDATMACALARA DAHİ BAŞVURMUŞTUR.


IŞIK DOSTLARI UZAYLI DOSTLAR,GALAKTİK FEDERASYON GİBİ AFİLLİ LAFLAR VE BARIŞ EŞİTLİK KARDEŞLİK GİBİ KANDIRMACALARLA İNSANLARI GÜNDEMLERİ OLAN SAHTE UZAYLI SALDIRISI İÇİN ALTYAPI OLARAK .HATA DÜNYAYI TOPYEKÜN YIKIMA SÜRÜKLEMEKTE KULLANACAKLARI SEKÜLER HÜMANİST EKOLLERİ İÇİN MUSALLAT OLDUKLARI İNSANLARA BU TARZ KİTAPLAR YAZDIRIYORLAR .


BİLGİ KİTABI CİNLERİN YAZDIRDIĞI DOLAYISI İLE İÇERİĞİNDE İLUMİNATİNİN GİZLİ GÜNDEMİNİ İÇEREN BİR KİTAPTIR. BİLİM VE DİNİ DERLEMELER KEHANETLER İÇERİR.İNSANLARI AHLAKÇA HİÇ BİR BALAYICILI OLMAYAN IŞIK ÇOCUKLARA HİPPİLERE ÇEVİRİP ŞİRKE DÜŞÜRMEYE ÇALIŞAN BİR ÖRETİNİN KUTSAL KİTABIDIR BİLGİ KİTABI.GELECEK HAKINDA SÖYLEDİKLERİ KEHANETTEN ZİYADE KENDİ GÜNDEMLERİDİR .



1930'lardan 1986 mayısına kadar çeşitli gruplara verdikleri tebliğlerde kendilerini hep "ruh" veya "uzayli" olarak tanıtan cin'ler, ilk defa olarak bu tarihte son derece açık ve net bir biçimde, kur'ân-ı kerim'de "cin" ismiyle bahsedilen varlıklar olduklarını açıklamışlardır.

kendi ifadeleriyle, "cin" olduklarını saklamalarının sebeblerini ve gerçek yapılarını şöyle anlatmaktadırlar:

dünya kardeşlik birliği, altin çağ bilgi kitabi

1986 beşinci ay, fasikül 17, sayfa: 151

"islâm'ın kitabında cin'i kötü olarak tanıtan sûrelerin yanlış anlaşılması, islâm toplumunu bu hâle getirmiştir."

evet, işte uzun yıllardır, cinlerin, gerçek hüviyetlerini saklayarak, kendilerini uzayli ya da ruh diye tanıtmalarının gerçek sebebi bizâtihi yaptıkları bu açıklamada gizlidir...

çünkü kur'ân-i kerim, onların insanın düşmanı olduğunu açıklamış ve onlardan mutlaka uzak durulması, bu konuda tedbirli olunması hususunda kesin uyarılarda bulunmuştur...


insanları aldatma özellikleri, dinden uzaklaştırma ve allah rasûlü'nden soğutma özellikleri dolayısıyla "şeytan" lâkabıyla lâkablanmış bu varlık hakkında ne yazık ki toplumlar pek bilgisizdirler.

öyle ki, resmî din etiketi taşıyan din adamları dahi, "şeytan"ı, kur'ân'da açık hüküm bulunmasına rağmen, cin dışında, ayrı bir varlık türü zannetmektedirler.

insanlara tahakküm arzusu, onları aldatıp kandırma özellikleri dolayısıyla "şeytan" lâkabı verilmiş olan cinler, bu sınıfın halk deyişiyle "şerlileri"dir.

diğer bir deyişle, insanlarla iletişim kurup onlara yanlış, asılsız gerçeğe uymayan fikirler ilka eden cinler kur'ân-ı kerîm'de "şeytan" ismiyle tanımlanmıştır. yoksa konu hakkında bilgisiz olanların zannettikleri üzere, cin ayrı şeytan ayrı değildir.

bunun ispatı da gene kur'ân-ı kerîm'dedir:

"iblis {ademe} secde etmedi; çünkü o, cin idi" (kehf/50)

nitekim bu âyet aynı zamanda cin sınıfının, "insan"ın bilinç üstünlüğünü kabûl etmediğini de açık seçik göstermektedir.

"şeytan" lâkabıyla, şeytâniyet vasıflarına işaret edilen cinler hakkında yâsin sûresi’nin 60 ve 62. âyetleri son derece dikkat çekicidir:

"ey ademoğulları, şeytana kulluk etmeyin, o kesin düşmanınızdır."

"şeytan sizden bir çok kimseyi saptırmıştır"

evet, kur'ân-ı kerîm, cinler konusunda pek çok âyet ile insanları uyarmıştır. zîrâ, onların en başta gelen özelliği, bazı yönleri itibariyle kendilerinden çok üstün olan bu canlı türünün yani "insan"ın varlığını hazmedememeleridir. onun için de her fırsatı kullanıp, insanları yönetimleri altına alarak onlara dilediklerince hükmetmek istemektedirler.

onların bu insanlara hükmetme ve yönetimleri altına alma arzularına da kur'ân-ı kerîm'in 6. sûresinin 128. âyetinde şöyle işaret edilmektedir:

"ey cin topluluğu, insanlarin ekseriyetini hükmünüz altina aldiniz"‘

evet, bu âyette işaret edildiği biçimde, insanların ekseriyeti, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde cinlerin yanlış fikirlerinin kurbanı olarak, onların hükmü altına girmiş; onların gösterdiği yoldan giderek, allah rasûlü’nünve kur'ân'ın öğretisinden uzaklaşmıştır.

çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi, cinlerin bütün gayesi, islâm dini'ni iptal ederek, hazreti rasûlullah'ın getirdiklerini hükümsüz bırakmaktır.

işte kur'ân'ın bu şiddetli uyarılarına rağmen, gene de, kendilerini son derece saf, temiz, iyiliksever varlıklar olarak tanıtıp, insanları kendi hükümleri altına almak isteyen cinler bakın kendi kutsal kitaplarında kendilerini nasıl tanıtmaya çalışıyorlar:

altin çağ bilgi kitabi 1986 beşinci ay fasikül: 17/sayfa: 151

"aşağıdaki yazılar, görülen lüzum üzerine verilen emirle toplum bilinçlerine bir uyarı olarak yazılmıştır.

din ile bilim bir bütündür. dinsiz ilim, ilimsiz din olmaz. fakat asırlardır, bu iki gerçek arasına bilinçsizlik girerek, onları tartışma konusu yapmıştır. bilim, gerçeği deneylerle ispat etmek ister. din hakikatın ve gerçeğin görünmeyen ortamlarda olduğundan bahseder. bu şekilde, bu güne kadar din bilimi, bilim dini inkâr etmiştir. bu son dönemde artık yavaş yavaş her ikisininde analiz ve sentezleri yapılmaya başlanarak hakikata varılmaktadır. bu yüzden size bütün hakikatları anlatıyoruz.islâmın kitabını, islâm dostlarımız bilinçli bir şekilde okumuşlarsa, onun size vermiş olduğu mesajı çok iyi bileceklerdir. bu mesajın özü, sevgi, hoşgörü, sabır ve şeyi anlamadan onun bilincine varmadan ön yargılı olarak inkâr etmemenizdir. bazı köklenmiş bağnaz düşünceler, hâlâ ruh yoktur, reenkarnasyon yâni yeniden doğuş yoktur, cin vardır, peri vardır, şeytan vardır demektedirler. belli ki bu dostlar beş vakit kıldıkları namazın, orucun ne olduğundan bile bihaberdirler. ve okudukları kitaplarını anlamış değillerdir. bir zamanlar bazı kişiler, islâm'ın peygamberi için {cinlenmiş şair} diyorlardı.

islam'in kitabinda, "cin"i kötü olarak tanitan sûrelerin yanlış anlaşılması, islâm toplumunu bu hâle getirmiştir.

"cin" de allah'ın bir varlığıdır!.. onlar nasıldır? bulundukları yerler nereleridir? vücut yapıları nasıldır? onları da niçin öğrenmeyelim, diye korkularınızı yenip bir gayret gösterse idiniz, dünyanız bu kadar geri kalmazdı.

unutmayın ki, islâm'ın kitabında bahsedilen "cinler", sizlere hakiki yolu gösteren yüce varlıklardır ve rabbin emrinde hareket eden dostlardır. kötülükler daima kötü kişilerin başına gelir. bunun sebebini neden bugüne kadar araştırmadınız.

"cin" dediğimiz varlıklardan korkacağınıza, kendi hemcinslerinizden korkunuz. çünki en büyük fenalığı siz kendi kendinize yapacaksınız.

yine sizi kurtaracak olan, rabbinizin ilâhî emri ile "cinler" olacaktır. bizimle irtibatta bulunan yüce görevliler, sizlere, bizi anlatmakla, tanıtmakla mükelleftirler.

bu yüce dostlarımızdan biri de "beyti dost"dur. bilgileri değişik kanallardan "mustafa molla" ile beraber bütün dünyaya aktarmaktadır.

her dönemin yüce görevlileri vardır. bunyar, ışık dostlarımız, musa, isa, muhammet mustafa'dır.

-islâm'ın kitabında 7-181 âyet şöyle der: yarattıklarımızdan öyle bir ümmet vardır ki hakka iletirler - hak ile adalet yaparlar.

işte bunlar bizleriz. yani uzayli dediğiniz dostlar.

"yüce meclis"

aynı kitabın, aynı fasikül 152. sayfasında da "cinler" kendilerini şöyle empoze etmektedirler:

-toplum bilinci için"cin"ler hakkında açıklamadır:

şimdi sizlere cin'lerden bahsedeceğiz. tanrı tüm mevcûdâtı doğal enerjiden var etmiştir. ve cin'lerle insan'ları aynı düzeyde yaratmıştır. zamanında her ikisi de birarada yaşamakta idiler. nitekim islâm'ın kitabında 55-35 âyette: {ey cinler ve insan topluluğu, yerin ve göğün bucaklarından geçip gitmeğe gücünüz yeterse gidin. ancak bu bilgi ve kudretle olur} denilmiştir. yâni, burada, cin ve insan topluluğu ayrı tutulmamış, onların kazandıkları güç ve bilgi sayesinde yerin ve göğün bucaklarına gidebilecekleri belirtilmiştir. bu çalışmalar ortam bilincine göre ayarlanmaktadır. {nitekim dünyada yapılan uzay çalışmaları, diğer galaksilerin ileri boyut çalışmaları ve su altından gizli haberleşmeler gibi}. tanrı, cine selâhiyetini, celâlini ve cemâlini vermiştir. insana, yüreğini, merhametini, mantığını vermiştir. düzen bu yoldan hareket edilerek kurulmuştur.

cinler, tüm evrenlerin ve tanrının koruyucusu ve o'nun emirlerini her tarafa yayan bir elçiler grubudur. ferdî hiç bir hareketleri yoktur. çalışmalar müşterektir. {her zaman dediğimiz gibi, buradaki tanrı tâbirini kadiri mutlak ile karıştırmayın}. insan ise ürettiği sevgi ile evreni ve tüm canlıları yaşatan yüce bir varlıktır. {o} onu sevgisinden yaratmıştır ve tanrının yaratıcı enerjisini taşımaktadır.

cinler, allah'ın birliğine ve buyruğuna bugüne kadar hizmet vermiş ve onun cemâlini-celâlini dolaylı yoldan kâinatlara iletmiştir. onlar hiyerarşik düzenin koruyucuları ve tatbik edicileridir. onlar robot değillerdir. ancak yaptıkları robotlara emirler vererek ileri tenkonoljilerin hakim olduğu ortamda, onların vasıtaları ile bir çok planetlere yansıtmaktadırlar.

onlar {cinler}, tanrı buyruğuna itaatta asla kusur etmezler. bunlar allah'ın sâdik kullarıdır. fakat insanoğlu cüzi iradesi ile bile kendi kendine hizmette kaçınmaz. bu onun egosudur. hiç çekinmeden kurulan düzenleri bozar, evrenleri tehlikeye sokar. işte onlar, onlara vaad edilen cennetlerden bu yüzden kovulmuş ve bugüne kadar düzenin dışında tutulmuştur. insanın kaderi tabandan tavana yani sudan nura, oradan ateşe yükselerek çizilmiştir.

cinlerin kaderi, ateşten kâinata ve oradan sonsuza çizilmiştir. cin'ler ateşten yani çok yoğun enerjilerin bulunduğu ortamlardan varedilmişlerdir. her bakımdan daha güçlüdürler. siz onlara {cinlere} uzayli diyorsunuz. şimdi rabbin emri ile, ilk kurulan düzene gidilmekte ve tüm evren anayasalarla birleştirilmektedir. ve bu şekilde düzenleri bozmamış, allah'ın birliğine sığınmış, kardeşlerimiz ile beraber olmak ve kurtuluşa hazırlanmak üzere sizlere ellerimizi uzatmış bulunmaktayız. bu yüzden, bütün evrensel birleşimleri planetinize yansıtmaktayız.

sizlere uzattığımız ellerimizi geri çevirmediğiniz takdirde, kazanacak olan sizlersiniz. tanrımızın emri ile gökleri aşmış ve siz kardeşlerimiz ile, ilk varoluşumuzda olduğu gibi birleşme emri almış bulunuyoruz. bu yüzden sizlere bilinmeyen ortamlardan bilgiler aktararak teknolojik tüm imkânlarımızı kullanmakta ve kurulacak düzene sizleri hazırlamaktayız. hepimiz tanrı kullarıyız ve onun yollarında hizmetkârlarız. ancak sizlerle çalışma sahalarımız ayrı ayrıdır. bizler hakikatın elçileriyiz.

merkezin özel kanalindan bildirilmiştir merkez

evet, kendilerini böyle tanıtan cinler şu anda nasıl bir ortamda, kimlerle beraber yaşadıklarını da gene açıklamalarına göre şöyle anlatmaktadırlar.

aynı kitap sayfa: 153.

"bu dönemde, birleşik alan mucibince, cinler - periler - şeytanlar dediğiniz varlıklar, çok ileri teknolojilerin hüküm sürdüğü boyutlarda, meleklerle içiçe bir bütün olarak yaşamaktadırlar. ancak evrensel yasalara göre, asla, ferdî iradelere hükmetmeme andları vardır. ancak o boyut frekansına kadar düşünce frekansını uzatabilenlerle ve o boyut enerjisinden var olan kişilerle özel irtibatlara girmektedirler.

kendilerini, tâbiri câiz ise, sütten çıkmış ak kaşık gibi göstermeye çalışan cinler'in görüldüğü üzere; kendi açıklamaları ile sâbit olduğu üzere, en büyük yalanları, allah'ın has kulları olarak insanlara yardım etmeye çalıştıkları hususudur.

cinler gerçekte, kur'ân'ın artık hükümsüz olduğunu, allah rasûlü'nün önerdiği çalışmaların tümünün artık gereksiz olduğunu vurgulamakta ve insanların ibadet denilen çalışmaları bırakmalarını önermektedirler. bütün buna rağmen de insanlara doğru yola gösterdiklerini iddia edebilmektedirler...

dünyanın neresine giderseniz gidiniz, islâm dini'ne inanan kişiler şu ana esasa inanırlar. islâm'ın hükümleri, kur'ân-ı kerîm kıyâmet kopana kadar geçerlidir. son rasûl olan hz. muhammed aleyhisselâm'ın öğretisi kıyâmete kadar geçerlidir. kur'ân'dan sonra semâvî başka bir kitap gelmeyecektir.

oysa uzayli diye bilinen cinlere göre zebur, tevrat, incil ve kur'ân devrini bitirmiş, artık altin çağ bilgi kitabi yürürlüğe girmiştir. cinler de, son derece iyi, insanlara yararlı, onları kurtarmak için canıgönülden uğraş veren varlıklardır {!}.. "şeytan" diye lâkablandırılan cinler aslında hiç de kötü varlıklar olmayıp; insanlara, doğru yolu göstermekte olan, allah rasûlü öğretisini, kur'ân-i kerim'i zamanını doldurmuş; ilkel insanlara has bir öğreti metodu, olarak tanıtan değerli dostlarımızdır (!).

bakın bu hususta da ne söylüyorlar cinler:

altin çağ kitabi

fasikül: 34/sayfa: 319

"şimdi de cin ve şeytan mevzûunu toplumsal bilinçlere açalım.

rabsal mekanizmanin düzenine göre, dünyevî bilinçlerin tanrisal boyuta ulaşabilmesi için; kutsal kitaplarınızda ileri bilinç boyutları kapatılarak, bu boyutlar sizlere cin ve şeytan olarak ters tanıtılmıştır. ve kutsal kitaplarınızda onlardan çekinilmesi, korkulması söylenmiştir. sebep o dönemin bilinç düzeyine göre tanri yolunun dışına çıkılmaması gerekli idi."

evet, kendilerini böylesine yararlı varlıklar, gibi tanıtan, uzayli kisvesine bürünen, insanların kurtarıcısı rolüne soyunan cinler, bakın din , nebilik ve rasûllük hakkında ne diyorlar:

altin çağ bilgi kitabi

fasikül: 41/sayfa: 390

-yine tekrarlayalım: dinler dönemi ve peygamberlik safhalari kapanmiştir. şimdi sizler ilahî boyutun bilimsel yoldan yansıtıcı odaklarısınız.

bu arada uzayli dostlarımız (!) hazreti muhammed`in "allah'ın rasûlü" olduğunu da kabûl etmeyip; bunun gerçek olmadığını açıklamakta!.. ve sonra da olayın doğrusunu şöyle ifade etmektedirler:

altin çağ bilgi kitabi

fasikül: 42/sayfa: 408

"islâmî bütünlük ışık dost muhammet'i resul zannetmektedir. halbuki o, allah'ın habibi resul'ün elçisidir. resul, büyük ashot yani sulh'dur."

kendini uzayli olarak tanıtan ve işin içyüzünü bilmeyenler tarafından da gerçekten öyle zannedilen, cinlere göre, musa nebî, isa nebî, muhammed mustafa aleyhisselâm ve mustafa kemal birer uzayli yani insan suretiyle ortaya çıkmış bir "cin"dir.

işte kutsal bilgi kitabinda bu konudaki tebliğ:

altin çağ bilgi kitabi

"zamanında sizlere irşad görevlileri gönderilmiştir. onları sizlere dünya isimleri ile nakledelim: musa - isa - muhammet mustafa - mustafa kemal. bunlar direkt enkarnelerdir. yâni sizin tâbirinizle konuşalım. direkt uzaylilardir." (fasikül: 24/sayfa: 216)

esasen kendilerine uzayli denilmesinden hoşlanmayan cinler, ne varki mecbûren bu tâbirleri de kabûllenmek zorundalar. çünkü biliyorlar ki, "cin" oldukları anlaşıldığı zaman, ağızlarıyla kuş tutsalar gene de insanları inandıramıyacaklar.

nitekim yukarıda da görüldüğü gibi, onlar bizdendir, dedikten sonra; kerhen, "sizin tâbirinizle" dedikten sonra, onların uzayli olduklarını kabûlleniyorlar.

esasen "cin" olmak, onlar için tamamiyle bir övünç, iftihar meselesi... zîrâ, ışınsal yapıya sahip olmaları hasebiyle, bizim zaman - mekân kayıtlarımızın hayli üstünde yaşam imkânlarına sahip varlıklar. ayrıca, belli hassasiyet - alıcılık seviyesine ulaşmış "medyum yapılı" kişilerin beyinlerine son derece kolaylıkla nüfuz etmekte olup, onlara akıl almaz hayâller yaşatabilmektedirler

Evrensel Üyeler
Mevlana Perdesi Altında Herkesi Yeni Din Altında Toplamak İsteyen Derneğin Amblemi
Amblemin Şeytani Mason Simgesi Benzeri Üçgen İçermesi ise Düşündürücü
Kendisini bir nevi sahte peygamber ilan eden 80 yaşındaki Çorak geçtiğimiz günlerde üyeleriyle birlikte kendilerine özgü 18 Şubat evrensel yılbaşını kutladı. Ümraniye Prenses Otel’de düzenlenen 6 ayrı ülkeden yaklaşık 996 vakıf ve dernek üyesinin katıldığı kutlama, polis tarafından adım adım izlendi. Yılbaşı kutlaması için Meksika, Şili, Almanya, İspanya ve Hollanda başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından dernek üyeleri İstanbul’a geldi.

TOPLUMSAL DÜZENİ BOZAR



Raporda, Bilgi Kitabı'na göre üç üyenin ortak hesap açmaları gerektiği ve bu hesabın direkt olarak başkan tarafından da kullanılabilmesine olanak sağlandığı böylece yasal olmayan yöntemlerle üyelerden para toplandığı saptandı. Raporda şunlara yer verildi: "Kitap Hinduizm, reenkarnasyon, Kabala mistisizmini, Hıristiyanlık'tan Teslis'i, Batınilik'ten Hurufiliği, Tasavvuf'tan Vahdet'i Vücud'u, milenyum akımlarından UFO'culuğu alarak birleştirmeye çalışan tutarsızlıklarla dolu bir eserdir. Bilgisiz, cahil, eleştiri kabiliyeti olmayan ve istismara müsait insanları kandırmak ve yanlış yollara sürüklemek için bir araç. Bu nedenle insanlara okutularak dikte ettirilmesi sakıncalıdır. Türk toplumunun aile yapısını darbe vurucu nitelikte toplumsal düzeni ve birliği bozacak özellikte bir kitaptır." Çorak, yazdığı Bilgi kitabının Alfa Kanalı'ndan kendisine yazdırıldığını, hatta bu kitapla diğer bütün kutsal kitapların devrinin sona erdiğini iddia ediyor.
EVRENSEL ÜYELER
Kendisini bir nevi sahte peygamber ilan eden 80 yaşındaki Çorak geçtiğimiz günlerde üyeleriyle birlikte kendilerine özgü 18 Şubat evrensel yılbaşını kutladı. Ümraniye Prenses Otel'de düzenlenen 6 ayrı ülkeden yaklaşık 996 vakıf ve dernek üyesinin katıldığı kutlama, polis tarafından adım adım izlendi. Yılbaşı kutlaması için Meksika, Şili, Almanya, İspanya ve Hollanda başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından dernek üyeleri İstanbul'a geldi.

SORUŞTURMA BAŞLATILDI
Dernek hakkındaki şikayetler üzerine, Vakıflar Genel Müdürlüğü müfettişleri ve Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı, Vedia Bülent Çorak ve merkezi Kadıköy'de bulunan, Türkiye'nin 81 ilinde temsilciliği bulunan vakıf hakkında soruşturma başlattı.

Biraz da titancılık yapmışlar

Dernek ve vakfın 1995 yılında Mali Çalışma Kolu'na atanan Gülay Akdağ, dernek ve vakıf hakkında bazı suçlamalarda bulunarak istifa etti. Akdağ Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne ve Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunan Akdağ'ın iddialarına göre, vakıfta iktisadi bir teşekkül kurulması gerektiği halde Çorak ve kızı Seyün bu teşekkülü kurmak istemediler. Süreli yayınları varken soruşturma yapan müfettişlere yok dediler. Oysa 8 yıldan beri 3 ayda bir yayınlanan Altınçağ adlı dergi isteyen herkese satılıyordu.
Anahtar lık, fular, amblemli kupalar, üyelere satılırken bunların bir kısım gelirleri resmileştirilirken bir kısmı da açıktaki hesaplarda toplanıp başkana verildi. Kutsal Bilgi kitabı İbranice, Rusça, Almanca ve Türkçe olarak 75 euroya satılıyor. Hava Kuvvetleri Komutanlığı'ndan emekli olduktan sonra derneğe üye olan emekli Kıdemli Albay Yıldırım Özalpman ve derneğin hukuk kurulunda görevli avukat eşi Yıldız Özalpman da yapılan yolsuzluklar nedeniyle dernek ve vakıftan istifa ederek savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Yeni Şafak


Tek Kurtuluşu Hayali Uzaylılardan Gelecek Mesajlara Bağlayan Sapkın Tarikatlar
Amerika’dan Dünyaya Yayılmış ve Dünyada Birçok Sapkın Din Ortaya Çıkarmıştır
İnananlarının sayısı ile ilgili net bir rakam yok. Türkiye’nin önemli tüm illerinde ve Almanya, İngiltere, ABD, Avustralya’da örgütlüler. Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alarak politik bir çizgi takip ediyorlar. Hem İslamiyeti hem de Kemalizmi kendilerinde birleştirerek mecburi istikamet olarak ortaya çıkıyorlar. Mustafa Kemal‘in kurduğu laik Türkiye’nin, kıyamet aşamasındaki dünyaya ışık tutacağına inanıyorlar.
Bilgi Kitabı’nın hareketin kurucusu olan ve kendini Mevlânâ Celaleddin Rumi’nin enkarnesi olarak gören Vedia Bülent Çorak’a, ‘rab kanalı alfa merkezi’ne bağlı olarak yazdırıldığı iddia ediliyor. Böylece hem Bülent Çorak’ın vahiy alan bir peygamber olduğu, hem de Bilgi Kitabı’nın kutsal bir hüviyeti haiz vahiy kitabı olduğu ima ediliyor. Eserin genel söylemlerinden anlaşıldığı kadarıyla vahiy, ilham ve Tanrı gibi dini kavramların yerine matematik, astronomi ve fizik gibi pozitif bilimlerin kavramları konulmakta ve böylece modern çağa hitap eden yeni bir din ortaya koyma çabası içinde olunduğu görülmekte.
Bilgi Kitabı kendini, tüm dini kitapları birleştiren, hakikati açıklayan, altın çağ’a çağıran, dünya boyutunun bilmediği boyutlardan bilgi transferi gerçekleştiren konseyin özel kanalına bağlı tüm göksel kitapların muhtevasına sahip bir kitap iddiasıyla takdim eder. Bilgi aldığı kanalı ise alfa kanalı, merkezi sistem, yüce meclis, evrensel birleşim konseyi, merkez üssü merkeze bağlı ufo gruplarıdır. Amaç ise dinsel ve evrensel birleşim şeklinde açıklanır. Bilgi Kitabı’nda Kur’an-ı Kerim‘in 1999 yılına kadar geçerli olduğu, 2000 yılından itibaren başlamış olan dördüncü dönemin kitabının Bilgi Kitabı olduğu söylenmekte ve bu kitabın “bugüne kadar gönderilmiş tüm kutsal kitapların içeriğini haiz ve onları birleştiren bir kitap” olduğu ileri sürülüyor.Yani kendi yazdığı fasiküllere Kur’an’ın özelliklerini yakıştırıyor.Toplantıya katılanlara Çorak’ın fasikülleri elle yazdırılarak çoğaltılmakta. Üstelik hem bilincin otomatikman kilitlenmemesi için şüpheden uzak durup hem de bilinç seviyesi ölçümüyle açılan kapılardan geçebilmek için Kitaba Özel olarak konulan Çelişkiler ve bazı ters Bilgileri atlamadan!
75 Euro‘ya Satılan Kutsal Kitap Bilgi Kitabı’na göre
Kur’an-ı Kerim 1999 Yılında Geçerliliğini Kaybetti !
Dünya Kardeşlik Birliği (DKB) adı verilen örgütlenmeye rağbet edenlerin çoğunluğu, çeşitli kişisel, toplumsal ya da ailevi sorunlarına çözüm arayışında olanlar. Ancak Bilgi Kitabı’nın ne söylediğini, ne dediğini tam olarak yorumlayamayan bilinci zayıf üyelerde Obsesyon yani bir konuya, bir korkuya takılıp kalmak olgularının ortaya çıkmasına neden oluyor. Dernek içerisindeyken kriz geçiren, psikolojik tedavi görmek zorunda kalanlar var.
Hem Ufo’cu Hem Atatürkçü
DKB’nin güçlenmesinde Atatürkçülük kilit bir rol oynuyor. Bilgi Kitabı Musa – İsa – Muhammed Mustafa – Mustafa Kemal. Bunlar direkt enkarnelerdir. Direkt Uzaylılardır ve Planetinize Plandan Sistem kurmak üzere gönderilmişlerdir diyor. Bir başka yerde de, belli ki dünyanın uzaylılarca ele geçirileceğinden korkan yüreklere mesajlar veriliyor: “Bizler hiç bir zaman planetinize zorla el koyarak zorba bir düzen getirecek sistem tatbikçileri değiliz. Sistem Rabbimizin Sistemidir. Siz yine kendi düzeninizi kendiniz kuracaksınız. Ancak planın öngördüğü doğrultuda. O yüce bir görevli ve planın öz elemanı olarak yaptığı reformik yansımalar ile Anadolu insanını kendine kazandırmıştır. Bu yüzden Atatürk Türkiyesi, büyük koruma altındadır” Daha pekçok mesajla dünyanın kurtuluşunda Atatürk ve Türkiye’nin önemi vurgulanıyor. Önderliğini Cenap Başman’ın yaptığı Maron Hareketi de sık sık Atatürk Türkiyesi’nin vazifedar ülke olduğunu söylüyor.
Uzaylı Dininin Üyeleri, Dünyanın Atatürk Düşüncelerinin Işığı
Yardımıyla Kurtulacağına İnanıyorlar
DKB’nin içerisinde yer almış ancak daha sonra değişik nedenlerle ayrılmış üyelerin verdiği bilgiye göre Bülent Çorak çoğuna göre bir peygamber. Çalışma ve yayılma konusunda özel bir çabaları yok. Her üye etrafındaki insanlara bilgi kitabını veriyor. Ona ihtiyacı olan, Zamanı geldiği zaman, ki bu kişinin tekamül düzeyine ya da kendi programına göre değişir, bir şekilde DKB’ye kendi geliyor. Katılanlara zorlama ya da yaptırım yok.
Çalışmalar Evrensel Birleşim Merkezi Derneği ve Mevlânâ Yüce Vakfı adı altında yapılıyor. Ekonomik düzenlemeler, basın-yayın faaliyetleri, Alevi-Bektaşi dernek ve cemevleriyle ilişkiler ve uluslararası ilişkiler vakıf tarafından yürütülüyor. Görünmeyen kısımdaysa dernekle vakfın legal çatısı altında illegal çalışmalar var. Buna “18 Çalışması” deniyor. 18 kişi her salı günü ya da gecesi içlerinden birinin evinde biraraya gelip Bilgi Kitabı’nın 55 fasikülü içinden bazı sayfaları dönüşümlü olarak okuyor. Bununla kendini sayfalara vererek okurken, bir inanca kendini konsantre etmekten kaynaklanan, aura denen bir manyetik alan oluşturabilmek amaçlanıyor. Böylece iyilik, güzellik, kardeşlik için dünyaya pozitif bir yansıma oluşturulması hedefleniyor.

BU ÇAPULCU DÜZANBAZLARA CEVAP
ALLAH BİRDİR, DİN BİRDİR, İNSANLAR DA BİR TEK ÜMMETTİ, NEDEN BÖLÜNDÜLER?

Kur’an Bakara 163 “Tanrınız Bir Tek Tanrıdır Ondan Başka Tanrı Yoktur, O Rahman’dır, Rahim’dir” diyor. Çünkü “O, Her şeyi kuşatmıştır Allah’ın İnsanlara Gönderdiği Yaratma ve Yaşatma Yasası’nın Esası Olan Din Tek dir.

Kur’an Rum:30“O Elçisine diyor ki; Sen Yüzünü Allah’ı Bir’liyici olarak doğruca Din’e çevir Allah’ın Yaratma Yasasına, Allah insanları ona göre yaratmıştır. Allahın yaratması değiştirilemez. İşte doğru Din o’dur, fakat insanların çoğu bilmezler”

Rabbin Yaratma Yasasında İnsanoğlu Din konusunda bir bütündür. İnsanoğlu bu birliği sağlayamadıkça Nizamın Şuuruna ulaşamayacaktır. Huzuru bulamayacak tır. Bilinçsizce yapılan ve yapılacak olan hataların bedelini insanlık çok acı bir şekilde ödeyecektir.
Kur’an Bakare :213 İnsanlar bir tek ümmet idi, sonra Allah Peygamberleri müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdi. Onlarla beraber anlaşmazlığa düştükleri konularda, insanlar arasında hükmetmek üzere içinde gerçekleri taşıyan Kitabı indirdi.

Kendilerine kitap verilmiş olanlar, kendilerine açık deliller geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlıktan ötürü, Kitap hakkında anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle inananları onların üzerinde ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti.
Allah dilediğini doğru yola iletir.

Dünyamızda Din’deki bu parçalanmalar, bölünmeler, her Peygamber aynı şeyleri tebliğ etmelerine rağmen her peygambere bağlı toplulukların tebliğleri ayrı bir din gibi algılamaları, ayrıca din olarak algıladıklarını da kıskançlık ve çekememezlik nedeniyle dini mezheplere bölünmesi her mezhep imamının etrafına topladığı insanlarla övünür hale gelmesi, ayrıca bu mezheplerin tarikatlara ve cemaatlere ayrılması İnsanların Rabbine Giden Yol da birlik olmaları gerekirken insanlar arasında ayrılıklara, bölünmelere, savaşlara ve egoların tatmini şekline dönüşmüştür. Bu gibi bölünmeleri Yüce Rabbin istemediği Kuranda açıkça belirtilmiş olmasına rağmen insanlar Kitabı Okumadıklarından söylenenin doğruluğunu kaynağından (Kuran’dan) araştırmadıklarından Rabbin Yaratma ve Yaşatma Yasasından ayrı düşmüşlüklerinin yanı sıra, Yaratanı bırakıp yaratılana inanarak bağlandıklarından şirke de girmiş oldular.
Evreni Yaratan Yüce ALLAH Kur’an’ı Kerim:
Al-i İmran:100, de “Ey İnananlar Kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız imanınızdan sonra (onlar) sizi döndürüp kâfir yaparlar” diyor.

Bakara:109, “Kitap sahiplerinden çoğu, gerçek kendilerine besbelli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler. Allah emrini getirinceye kadar affedin hoş görün. Şüphesiz Allah her şeye gücü yetendir”.
Enam:159,”Dinlerini parça parça edip, grup, grup olanlar var ya senin onlarla bir ilişkin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Sonra (Allah) onlara yaptıklarını haber verecektir.
Yunus:19 “İnsanlar bir tek milletten başka bir şey değildi, ama ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden bir söz geçmemiş olsaydı, ayrılığa düştükleri konuda hemen aralarında hüküm verilir (işleri bitirilir) di
Neydi o geçen söz? Sayfa:3 Şura 14 ü okuyunuz.
Enbiya:92 “İşte bu sizin ümmetiniz, bir tek ümmettir. Rabbiniz de benim. Yalnız bana kulluk edin.
Mü’minun :52 “Ve İşte bu ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de Sizin Rabbinizim benden korkun dedik.
Mü’minun :53 “Fakat işlerini arlarında parçalayıp çeşitli kitaplara ayırdılar. Her parti, kendi yanında bulunanlarla sevinmektedir.
Mü’minun:54“Bir süreye kadar onları (daldıkları) gaflet içinde bırak.
Enbiya :93 “İşlerini aralarında parçaladılar, (Tanrıdan gelen dini parça parça ettiler, ayrılığa düştüler; hepsi (sonunda) bize döneceklerdir”.
Al-i İmran:105 “Kendilerine açık deliller geldikten sonra bölünüp ihtilaf edenler gibi olmayın. İşte onlar (evet) onlar için büyük bir azap vardır”
Görülen odur ki, bu bölünmelere sebep olanların mutlaka cezalandırılacağı, Yüce Yaratan Al-i İmran:105 te açıkça belirtmiştir.

Kuran: Enam 159 “Dinlerini parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah a kalmıştır. Sonra (Allah) onlara yaptıklarını haber verecektir”
Hicr Suresi : 91-92 Onlar ki Kur’anı bölük bölük ettiler. Senin Rabbin hakkı için, Biz onların hepsini mutlaka soracağız.

Şura :14 “Onlar kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden belli bir süreye kadar yaşatma sözü geçmemiş olsaydı, aralarında hüküm verilir (işleri bitirilir) di. Onlardan sonra Kitaba varis kılınanlar ondan kuşku veren bir şüphe içindedirler.
Kur’an’ın bu apaçık gerçeğine rağmen hala mezhepçilik yapanlar, bölünmelere sebep olanlar, hangi yüzle Yüce Rabbin divanına varabilirler?

O diyor ki, Sabır Ehli Kullarım ise Bana Varacak Olanlardır. O’na varan yolda sabırla çaba gösterenler, sonunda Onun divanına varırlar. Yüce Rabbin Divanına varmak için her birey kendi bilinç ve gönül ışığına göre Sisteme bağlanarak yarınların ışığı olmak, Rabbin rızasını kazanmak için hazırlanmalıdır. Bu hazırlık için aracısız olarak, öncelikle İslam’ın Kitabı olan Kur’anı, anlayacak şekilde okuyup dinin gerçeğini öğrenip doyuma varmalıdır. Ki Yüce Divandaki imtihana hazırlanabilsin. Din kitapları Yüce Divandaki imtihan için insanların irşat edilmesini sağlarlar. Yüce divanda takdir görenler ileri boyutların bilgilerini öğrenmek için çalışmaya koyulurlar. 18000 Âlemin varlığını hatırlayın.(Bir alemin 18000 Evren bir Evrenin 18000 galaksiden meydana geldiğini hatırlayalım)

Hakikat İlmini Bilmeden Evrensel Şifreleri doğru şekilde çözmek mümkün değildir. Hakikat ilmini bilmek de Yaratma ve Yaşatma Yasası olan RAB den gelen Din Kitaplarını Okuyup anlamakla olur. Yani dini doyuma erişmekle olur.

Dini kaynağından öğrenmekle olur. Dini doyuma ulaşan kişi Evrensel Bütünlük İçinde Görev Alabilir. Evrensel Şifreleri Çözebilir. Dini Kitapları birer Göksel Önerilerdir. Kısaca birer yaratma ve yaşatma yasalarıdır. Yüce Yaratan size Nimet de Külfette gökten gelir tebliğini indirirken, Göksel Güçlerin Egemenliğini insanlara bildirmektedir.

İlahi Düzenin Enerji Odağının göklerde olduğunu bu odaktan Evrensel Şifreleri Çözenler ve İlimde İleri Gidenlerin yararlanabileceği belirtilmektedir. Hakikat ilmini bilmek için beyin jeneratörümüzü çok çalıştırmak zorundayız, çünkü evrenin yaradılışı ve yaşantısı inanıp iyi işler yapmak üzere programlanmıştır. (Kötü durumlar ve istenmeyen şeyler yani, Yaratanın; Yaratma ve Yaşatma Yasasına ters olan şeyler, evrende egolarını tanrı edinenlerin yaptığı işlerdir. B irer virüs programlarıdır.)

Evrensel jeneratörümüzü çalıştırdığımızda, yani beyin jeneratörü- müzün yakıtı olan kelimeleri ve kelime frekanslarını aldığımızda, beynimiz hangi boyutun frekansından bilinçlenmiş ise o boyutun şifrelerini çözebiliriz. Beyin hücrelerimiz ne kadar ileri boyut enerjilerini alabilme yeteneğini kazanırsa insan o denli sağlıklı ve güçlü olur.
İnsanoğlu Nizamın Şuuruna ulaşabildiği takdirde bütünün içindeki Evrensel sözcükleri kolayca çözebilir. Günümüzde herkes kendi bilinci ile yürüme zorunluluğundadır.
İnsanların yaşam tablosunda beyin hücreleri her zaman güçlü bir potansiyel kazanabilmek için çalışmak ve enerji üretmek zorundadır.

Düşünce kanalı ile tesirler ortamından aldığımız enerjiler insanın hücresel potansiyelini sağlamaktadır. Yani insanın odaklanması sonucu aldığı ilham ve enerji, tesirler mekanizması vasıtasıyla insanın isteğini yerine getirmek üzere göksel yardımcı güçler harekete geçirilir. Bu emri veren Kadiri Mutlaktır. Bedenimizdeki hücrelerin potasyumu yakarak elde ettiği potansiyelin (voltajın) her hücrede -90 milivolt üreten bir elektrik santralı vardır) (İnsan bedeninde insan ömrü süresince yaşayan 64 milyar hücre olduğu belirtilmektedir. Bu Hücreler seri bağlı olsalardı insandaki Voltaj 0,090×64.000.000.000 = 5.760.000.000 Volt olurdu. İnsanoğlu bu inanılması zor bir potansiyele sahiptir. (Yüce yaratan bu potansiyele sahip olarak yarattığı insanı, Dünya boyutu olan 3cü Boyuta göre bu Voltajı dengelemiş olduğu anlaşılıyor.)
(Hali hazırda 800.000 Volta dayanabilen malzeme keşfedilmiş olduğu bilinmelidir)
Beyin Hücrelerinin bu hücrelere tesiri vardır. Yani beyin hücreleri vasıtasıyla Beden hücrelerindeki elektrik santralının çalışması için hareket emrini veren beyin hücreleridir. Bu nedenle beyin hücreleri fonksiyonlarını yitirdiğinde beden hücrelerimizi harekete geçiren emir veren beyin durduğundan tüm hücresel faaliyetlerimiz durur. Bu durum İnsanoğlunun Atomik yapısının muayyen bir tesir ortamından gelen tesirlerle emirlerle çalıştırıldığını ortaya koymaktadır. Bu tesir göksel güçlerden bize gelmektedir. Bu yaşamımız süresince gelen yaşam enerjisi olup bizim için takdir edilen ömrümüz boyunca bize gelir.
Gelen bu enerjiyi yeterince alabilmek için kişinin bilgi ve bilinç seviyesinin yüksek olması ve evrensel yaşam yasasına uygun hareket etmesi gerekir. Gelen bu enerjiyi iyi veya kötü yönde kullanmak, az veya çok enerji alabilmek konusu, bizim serbest irademiz doğrultusunda bilgi ve bilinç seviyemize göredir. Ancak her hareketimiz ve her sözümüz her an kayda geçmektedir. Yani insanoğlu her dem kontrol altındadır ve başıboş bırakılmamıştır.
Kur’an İsra:13-“Biz her insanın TAİR ini boynuna bağladık. Kıyamet günü onun için açılmiş olarak bulacaği bir kitap çıkarırız.”
Bu ayet her insanın konuştuklarının kayde geçtiği ve hesap günü önüne kitap olarak geleceğinin açık belirtisi olduğu anlaşılmaktadır.
İnsanoğlu artık şunu kavramak zorundadır. Rabbin insanlara bu dünyada yaşamı için verdiği bu yaşam enerjisini almak için bilgilenmek ve arınmak zorunda olduğunu bilmelidir. İnsanoğlu bu durumu bilerek, kendini düzene koymalı, yaratma ve yaşatma yasalarına uymalıdır ki sağlıklı olsun güçlü olsun. İnsanoğlu bedensel ve zihinsel olarak algılama enerjisini yükseltmedikçe (dış tesirlerden bilgi alamaz) gerçek bilgi kaynağına bağlanamaz. (Rabbin bu bilgi boyutu enerjisi içine giremez)
Bu kaynaktan faydalanamaz. Rabbin yaratma ve yaşatma yasası insanın sürekli çalışmasını, bilgilenmesini, arınmasını, üretmesini ve çevresine, insanlara yararlı olmasını zorunlu kılmıştır.
Yüce Âlemde ayırım ve iltimas yoktur. Kişi kendi gayreti ile gösterdiği çabalar neticesi bir yerlere gelir ve bir şeyler hak eder. Evrensel Nizamda Işınlar birer simgedir. Ancak eşdeğer koordinatların bütünleştiği bilinçler ÖZ RUH kültürüne sahiptir. ÖZ RUH kültürü ise çok ileri evrimler ile kazanılır.
Boyutlar:İnsanın yücelebileceği her boyut 9 katmandır. İlk 7 katman tesirlere tabidir. Bu katmanlar yetiştirici katmanlardır. 8 ve 9 cu katmanlar ise ulaştırıcı katmanlardır. OMEGA içi 7 katman insanlığı Nizamın Şuuruna hazırlar. 8 ve 9 cu katmanlar ise BİLİNCE ULAŞTIRIR. Her boyutun tüm enerjilerini alabilenler, menzile ulaşır. 8 ve 9 cu katmanlardaki enerjileri insan kendisi düşünce gücü ile çekerek menzile ulaşır.
Bu İnsanın KURTULUŞ PLANIDIR.
Göksel Galaktik boyutlardan ilahi evrim yapmak üzere (insanları Evrensel yaratma ve yaşatma yasasına uymaları konusunda eğitmek üzere ) pek çok dost dünyada bulunmaktadır. Bu dostlar; İlahi planın enerjilerini tesirler mekanizmasının otomatizmasına bağlanarak bilinç düzeylerine paralel olarak insanlara yansıtırlar
İlahi düzenin Enerji odağında insanın tekâmülünü sağlayacak her türlü enerji ve bilgi mevcuttur. Bilgilenen ve Arınan her birey Rabbin Yaratma ve Yaşatma Yasasına uygun davranan her kişi bu kaynaktan faydalanabilir. Bu Kaynağın Enerjileri Sonsuzdur. İnsanın tekâmül boyutları yükseldikçe bilgi kaynağından daha ileri boyut bilgilerini edinme yeteneği artar. Bunun sonucu olarak teknolojik buluşlar çoğalır.
Yüce Yaratan: Kur’an İnşikak:19 da “Sız Mutlaka Tabakadan Tabakaya Bineceksiniz”(yükseleceksiniz) derken bunu belirtmektedir. İnsanın Yükseldiği her yeni tabaka (boyut,) insana yeni bir üst boyutun bilgilerini almasını sağlar. İnsana yeni bilgilerin kapısı açılır. Kitabı açılır, okuyabilen O’ nun Enerji Kaynağının Ortamına dâhil olur.
“Biz kimini kiminden üstün kıldık” ayeti (Kuran.) bu ilahi enerji kaynağından enerji almak suretiyle, arınan insanın yeni boyuta geçmesidir. Yeni bir üst boyuta geçen insan yerinde kalan insana göre üstünlük kazanır.
Sonuç:
1. Her söylenene inanmayın ve kaynağından araştırarak gerçeği öğrenin
2. Önyargılı olmayın
3. Dini gerçek din kitabından (Kur’an’dan veya mealinden okuyun)
Ayrılıklar sonradan dine sokulmuştur. (Allah Katında Din İslam dır)
4. Din tektir ve dindeki ayrılıkları EGO suna yenik düşen Din den Menfaat uman din adamları ve bundan faydalanmak isteyen; kişiler ve siyasilerdir
5. Hakka yakın olmanın dürüst olmanın yolu Bilgilenmekten geçer, Rabbin OKU emrini ve En Hakiki Mürşit İlimdir vecizesini hatırlayın
Kaynak : Kur’an i Kerim ve diğer İrşat Kitapları
“Bu (karanlık) Çağ, Saflığın ve Sevginin işlerini pek anlamayacaktır; fakat tek kelime dahi kaybolmamıştır çünkü Tanrı’nın kayıt kitabında, her düşüncenin ve kelimenin bir işin bir kaydı yapılır;
“Ve dünya almaya hazır olduğunda, işte Tanrı, Kitabı açması ve onun kutsal sayfalarından tün saflık ve Sevgi mesajlarını kopya etmesi için bir haberci gönderecektir.
“O zaman yeryüzündeki her insan, Hayat kelamını kendi ülkesinin lisanında okuyacak ve insan, ışığı görecektir.
“ Ve insan tekrar, Tanrı ile birlikte olacaktır.”
Elihu
Kadim Mısır Zoan’daki
Kahinler Okulu Başkanı


Giriş
Dünya Rab'bin güneş sistemini yöneten Üçlü Mekanizmadan, bilgi Kitabını talep etmiştir. Üçlü mekanizma talep edilen bilgi Kitabının yüksek bilgilerini ilahi yüksek tesirlerden süzüp alacak durumda olmadığı için bunu kendilerinin birinci dereceden bağlı oldukları “tek” denilen yüce önder mekanizmadan talep etmişlerdir.
Yüce önder Mekanizma, İlahi yüksek tesir içerisindeki talep edilen bilgileri çekip alarak, bilgi kitabını hazırlamış ve bunu, ilk talep eden dünya rabbine tevdi etmiştir. Bu kitap tesirin inişi prensibine bağlı olarak “tek” tarafından yeryüzüne indirilmiş ve bilgi kitabı olarak teslim edilmiştir. Bilgi Kitabı artık üstte belirtildiği gibi, dünya rabbinin tasarrufundan olan bir vazife unsurudur. Bilgi kitabının ortaya çıkarılması ve onun ile yeryüzünde birleşik insanlık realitesinin tesis edilmesi, dünya Rabbinin vazifesidir.
“Tek” denilen Yüce önder mekanizma, kendisinden talep edilen bilgi kitabını, Dünya Rabbine “mevhibe” olarak vermiştir. Bilgi Kitabının sorumlusu artık Dünya Rabbidir.
Dünya Rabbi ise vazifenin hiyerarşik icrası prensibine bağlı olarak Kendisine en yakın olana ruhsal makama bu vazifesinin icrasına ait talimat taktik, salahiyet ve izin vererek, yüce vazifenin icrasına geçilmesini emretmiştir. Dünya Rabbine alttan üste doğru yakın olan makam, Sadıklar Ruhsal Planıdır. Sadıkla Planı dünya Rabbinin sağ kolu durumundadır.
Sadıklar planı bilgi Kitabının yeryüzünde açığa çıkarılması olayının tüm hazırlıklarını, yeryüzünde meydana getirdiği çok girift ve karmaşık icra ile gerçekleştirmektedir. Sadıklar planının 10 yıl boyunca yeryüzüne indirdiği Tebligat bilgi kitabının anlaşılması için temel kılavuz ve yorum kitabıdır.
Bilgi Kitabı bir Din kitabı değildir.
Bilgi Kitabı bir Bilim kitabı değildir.
Bilgi Kitabı bir ''Kâinat'' kitabıdır
Bilgi Kitabı bir Bilgi Çağı kurucusudur.
Bilgi kitabı ile tüm beşeriyete, dün bugün ve yarının verensel hakikatleri verilerek bin bir tane edilmiş yön ve yol haline getirilecektir. Bilgi kitabı ile dünya insanın kâinat içerisindeki yeri, zaman ve mekan anlatılacak ve bunun sonrasının temel programı öğretilecektir. Kainatlar üstü olan varlık özü, bilgi kitabı işlevi ile giderek kainat boyutlarına tabi ve dahil olan alt unsurlarının daha işlek kudretli, derin ve geniş olmasını sağlayacak ve bu kainatın yüksek tesirinin ilahi hikmet ve muradını olanca bir bilerek başka kainat ve kainatlar üstü alemlere doğru evrimine devam edecektir.
Bilgi Kitabı içinde bulunduğunuz kâinatın ilahi murat ve hikmeti olan yüksek tesirin süzülmüş bir parçasıdır. Bu ilahi bilgiler varlıkların, bu yüksek tesir ile intibak ve irtibatlarını sağlayacak temel bir ünsiyet ve ahenk vasıtasıdır. Yüksek tesire ait bir ilahi enerji olan bilgi kitabı olmaksızın, bu yüksek tesir ile temas kurmak olanaksızdır. Yeryüzün beşeriyeti uzun ve çok çetin bir ikili evrim süreci ile bu bilgi kitabının hak ve liyakatini oluşturmuş ve sonunda kendilerine bu hakkın karşılığı olan ilahi bilgiler verilmiştir. Ne var ki şimdilerde ise, bu yüce kitabın tüm yeryüzün insanlığı için açığa çıkarılışı hazırlık safhasının tamamlanması için yoğun uğraş verilmektedir. İnsanlık her şeyden önce belirli bir talep içine girmeli ve üstte belirtilen hak ve liyakatinin mirasyedisi olmadan, maddeten ve manen, bilgi kitabının açığa çıkarılışını teorik ve pratik hayatın temiz ahlak ve bilgilerini ortaya koyarak talep etmelidir.

6 yorum:

  1. Benimde birçok acabalarim var.. Mesela Mustafa Molla ne alaka? O ucgen ne alâka? Sen illimünatemisin? Yada sen hayırdır Mevlana ismini aldın...Pardon bu ne özgüven bune hayasızlık yada bune hadsizlik diyesim vardı ama.. Dışardan konuşmak biz insanlar içindir çünkü bizim bir cenemiz var! Oysaki bizden çok üstün varlıkların beyni var :) "çünkü onlar var hattâ fazlası var" .. Neyse gün gelecek ve herşey tekamülüne erecek.. (Kanal giriyor)konusmam yadak.Lutgen bilmediğiniz seyler hakkjnda konuşmayin. Bizi bulun bizsizi izliyor ve görüyoruz ve buradayız bu çağ ALTIN ÇAĞ A.C.K dan bildiri.O.M.K

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya neyin kafasını 5aşiyorsınuz siz. İdrake varabilseydiniz öncelikle kitabın içeriğini kavrayabilirdiniz bukadarda sallanmaz.

      Sil
  2. Yanlış yorumlar algılanmamış kitap yazıkki.kendiniz okuyun bilinç meselesi
    Bilgi kitabı din kitabı değil yazan kişi peygamber değil logo ise iluminati ile ilgisi yok benzetme bu kitabı okuyanlara ama anlayanlara sorun kendiniz cevap vermeyin yazana bi sorun muhattap burası değil.

    YanıtlaSil
  3. Çok saçma bir yaklaşım. Peygamberle zaten dinleri kaldırmak için geldiler. Ne yapmış bu kadın. 10 lira ile mi dolandırıcılık yapmış. Paranın alasını tarikatlar siyasiler götürüyor zaten. Tek dünya devleti programlanmasına mı hizmet ediyormuş bu kadın. Bu mudur yani? O halde kardeşlik diyen en iman edenler diyen herkes bu örgüte çalışmış olmaz mı? Yobazlığı bir bırakın. Cinler yazdırmış. Onların kitabıymış. Kadına vermiş veriştirmişsiniz ama açıklamaya bakın cinler illumunatiyi kurmuş bu kitabı onlar yazdırmış. Yahu komik olmayın. Kadın en azından mantıkla örtüşen şeylerden kutsal kitaplarla uyumlu şeylerden bahsetmiş

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Hiçbir bilgi birikimi olmayanlar yorum getirmiş ee bilen ile bilmiyen bir olurmu zamanında aynı zihniyet peygamberi taşlaşmış cinlenmiş şaar demiş musayı çöle sürmüş dervişler asmıs kesmiş yüzbin kitap okusan da Allah ın kelamını alamazsın ne demiş bilmiyenin haline bakıp şaşmam

    YanıtlaSil