6 Eylül 2014 Cumartesi

iÇİMİZDE EN MİLLİYETÇİ ,TÜRKÇÜ OLANLAR TÜRK BİLE DEĞİLLER : YAKIN TARİHİMİZDE GİZLİ ÇEHRELER BÜTÜN ESERLERİ - Dini, canı ve kanı ile bu vatana ve bu millete bağlı olanları üzecek, fakat uyandıracak gerçekler. Tarihimizi, gelecekte de, bir "aldanış ve felaketler tekerrürü" olmaktan kurtaracak şuura ermek için, çok gerekli bilgiler, araştırmalar, belgeler...


Yazar : M. Ertuğrul Düzdağ              İz Yayıncılık   

Yakın tarihimizin üzücü, ürkütücü ve tiksindirici karanlıkları içinden, bazı maskeler ve onların arkasındaki çirkin yüzler...Bunların kimlikleri ve milletimizi içine sürükledikleri fikir ve inanç uçurumları.

Sonraki zamanlarda Tekin Alp ismini de kullanacak olan Türkiye’deki Türkçülük hareketinin liderlerinden Yahudi Moiz Kohen.

İshak Kohen’in oğlu Moiz Kohen,  bugün Yunanistan sınırları içerisinde yer alan Serez’de dokuz çocuklu Musevi bir ailenin en  küçüğü olarak 1883 yılında dünyaya gelir.Ailesi daha sonra, kültürler ve ırklar mozaiği olan Selanik’e göçer.Burada Fransız Yahudileri tarafından Doğu’da yaşayan Yahudilerin eğitimlerini geliştirmek amacıyla kurulan Alliance Israelite Universelle adlı hayır derneğinin yönettiği bir okula devam eder.Aynı zaman dilimlerinde Kohen, Selanik Yahudi Öğretmen okulunda hahamlık öğrenimine devam eder.Fakat hayatının hiçbir döneminde resmi olarak  hahamlık yapmaz.Daha sonra, önce Selanik’te üç yıllık Ecole Imperiale de Droit’da, sonra da İstanbul’da hukuk okur.
           
 1907’li yıllarda bazı Selanikli Yahudilerle beraber masonların faaliyetlerine katılır.1909 yılında düzenlenen Hamburg Dünya Siyonist Kongresi’ne Selanik delegesi olarak iştirak eder.Kongreye katılan delegelerin çoğunluğu “tüm dünyadan Filistin’e bir Yahudi göçü” görüşünü desteklerken, Moiz Kohen yapılacak Yahudi göçünün “Osmanlı İmparatorluğu’nun tüm bölgelerine yapılması gerektiği” görüşünü destekler.Bu yüzden ortaya çıkan görüş ayrılıklarından dolayı kongreyi erken terk edip Selanik’e döner.Moiz Kohen’in bu tarihlerden sonra Yahudilikle ilgili faaliyetlerden uzaklaşıp Türk ulusculuğuna yönelmesi oldukça dikkat çekici ve kafa karıştırıcıdır.
          
 Moiz Kohen, 1908 yılından itibaren İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin siyasal çalışmalarına aktif bir şekilde destek verir. Fakat cemiyetin karar verme mekanizmaları üzerinde bir etkinliğe kavuşamaz(Örneğin, hiçbir zaman yine Selanikli bir Yahudi olan Emanuel Karasu’nun Cemiyetin üzerinde etkinlik gücüne kavuşamamıştır).  
           
Moiz Kohen, Selanik Şehrinin 1912’de Yunanlılar tarafından ele geçirilmesi üzerine, birkaç ay Viyana’da kaldıktan sonra  İstanbul’a yerleşir. Burada düşünsel olarak ilişkide bulunduğu kişiler arasında Ziya Gökalp ve Celal Sahir Şenozan gibi isimler vardı. Kohen, Türkçülük görüşlerini geliştirirken Ziya Gökalp’tan çok etkilenir. Bazı kaynaklarda Ziya Gökalp’ın Moiz Kohen’den etkilendiği iddia edilir ki bu doğru değildir. Tam tersi Moiz Kohen, Ziya Gökalp’den çok etkilenmiş ve adeta onun fikirsel öğrencisi konumunda kalmıştır.O kadar ki; sonradan kullanacağı “Tekinalp” takma adının Ziya Gökalp tarafından kendisine verildiği öne sürülmüştür.İstanbul yıllarında Kohen, Türk Yurdu, Türk Derneği ve Yeni Mecmua gibi dergilerde kültürel ve ekonomik konuları işlediği makaleler yazar.

 İlk denemesi olan “Türkler Milli Bir Ruh Arayışı İçindeler” adlı makalesi, 1912 yılında Turancı eğilimleri bulunan İstanbul Türk Yurdu adlı dergide Fransızca aslından çevrilerek yayınlanır.
         
 1914’te İstanbul’da Türkçe olarak basılan “Turan”, bütün Türk asıllı insanların mutlu vatanı Turan’ı ve bunun politik geleceği üzerine çeşitli varsayımların irdelendiği Büyük Türklük üzerine uzunca bir çalışmaydı.
        
 1 914 Yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşa girmesinden sonra yayınlanan “Türkler bu Muharebede Ne Kazanabilirler? Büyük Türklük:En Meşhur Türkçülerin Mütalaatı” adlı kitabı yayınlanır.Kitap, Enver Paşa ve diğer bazı İttihat ve Terakki liderleriyle birlikte benimsediği Büyük Türklük ideolojisi hakkında etkileyici bir senaryo sunuyordu.
           
Birinci Dünya Savaşı boyunca Tekinalp yoğun olarak güncel konular üzerine, daha çok süreli yayınlar için makaleler yazar.
           
Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul’daki yaşantısına “Duhan Türk anonim Şirketi” adlı bir tütün şirketinde hukuk danışmanı olarak devam eden Moiz Kohen, radikal Türkçü fikirleri savunmasına rağmen, oldukça tuhaf bir şekilde Anadolu’daki bağımsızlık hareketine destek sayılabilecek ne bir eylemde bulunmuş, ne de bir fikir yazıs

  Kohen, Birinci Dünya Savaşının ardından gerçekleştirilen Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasının ardından Kemalizm’i ateşli bir şekilde desteklemeye başlar.Tekinalp’in  Kemalizm adlı kitabı 1936 yılında yayınlanır.Bu kitabında; “Türklerin İslamiyet’i kabul etmeleri sonrasında öz değerlerini kaybettiğini, bu değerlerin ancak yeni bir fikirsel  anlayış ile yeniden ortaya çıkacağını” iddia etmektedir.
      
  Moiz Kohen, yazılarında İslamiyet’ten arındırılmış laik bir Türkçülük anlayışını savunmaktaydı.O, Türklerin İslamiyet’e girmesiyle “atalar ruhundan” uzaklaşarak “sentetik(yapay) ruh” yapısına büründüğünü iddia etmektedir. Tekinalp’in “atalar ruhu” dediği kavramdan İslamiyet öncesi özellikle Atilla, Mete ve Cengiz Han dönemlerindeki Şamanist Türklerin anlayışı ve yaşayışı kastedilmektedir. Ona göre Türkler İslamiyet’i kabul ettikten sonra “(…) Atalar ruhu uzun bir küsuf(kararma, özünden uzaklaşma) geçirmiş, onun yerine, milletin manevi hayatı üzerinde, sentetik(suni ve yapmacık) yahut İslamlar arası adını verdiğimiz ruh hakim olmuştur.Cengiz Han atalar ruhunun yasalarından hareket ettiği için büyük kahramanlıklar elde ederken, Timur’un başarısı dar bir alanda kalmıştır(Müslüman olduğu için herhalde!!!???).  
       
Moiz Kohen’in günlüklerinden öğrendiğimize göre yazmayı planladığı son kitabı “Musevi Mucizesi” adını taşıyacaktı.Kohen, ömrünün sonuna kadar “haham disiplinini ve Ortodoks Yahudi kimliğini” korur, 1961 yılında Fransa’nın Nice kentinde ölür ve Yahudi geleneklerine göre düzenlenen bir törenin ardından buradaki Yahudi mezarlığına gömülür.
       Yazımızı beyin jimnastiği olabilecek şu soruyu okuyuculara yönelterek bitirelim: hayatı boyunca Siyonist düşüncelerini gizleyip yaşamını Osmanlı İmparatorluğu ve daha sonrasında Türkiye’deki Yahudilerin Türkleştirilmesine adamış gözüken, “İslamiyet’ten arındırılmış”  Turancı ve Türkçü  görüşleri en radikal bir şekilde savunan, 1909 yılında bir gazeteye gönderdiği bir açıklamada “(…)hala Siyonistim, her zaman da Siyonist kalacağım” diyen Haham Moiz Kohen bütün bu  Radikal teorileri  geliştirme ihtiyacını acaba neden  duymuştur?
                                             BOZKURTÇUNUN AMENTÜSÜ -

 1928 tarihli Türk'ün yeni amentüsünden sonra bir de  Bozkurtçunu Amentüsü nü çıkardılar . Bunu çıkaranların ise Türklükle alakası bile yoktu.


- Biz kimiz?

- Bozkurtçularız!

- İdeolojimiz nedir?

- Bozkurt Türkçülüğü!

- Bozkurtçular neye inanır?

- Türk ırkının ve Türk milletinin, her ırktan ve her milletten üstün olduğuna!

- Bu üstünlüğün kaynağı nedir?

- Türk kanıdır!

- Türk doğuştan mı üstündür?

- Türk doğuştan üstün ve kabiliyetlidir. Türk, zekâsını, yiğitliğini, askerî dehasını, ve her hususta büyük kabiliyet ve istidadını kanından alır.

- Bu üstünlük kaybolabilir mi?

- Kötü idare ve kötü muhitin tesiriyle azalırsa da bu muvakkattir. Türk, kendi gelişmesini temin edecek iyi bir idare ve iyi bir muhit yaratır yaratmaz, bu üstünlüğü yeniden parlar.

- Bu üstünlük ne vakit büsbütün kaybolur?

- Eğer Türk'ün kanı, yabancı kanlarla bulanırsa. Bu takdirde melez ve karışık kanlı olarak doğacak nesiller, Türk'ün maddî - manevî hususiyetlerini taşımazlar ve öz bir Türk gibi üstün soydan olmazlar.

- Bozkurtçular niçin ırkçıdır?

- Bozkurtçuların ırkçı olmalarının bir diğer sebebi de içtimaîdir; Bozkurtçular biliyor ki Türk'e ancak Türk'ten fayda gelir. Türk olmayanlar ve her çeşit dönmeler, ne kadar Türk terbiyesiyle büyürse büyüsünler, hiçbir zaman bir öz Türk'e benzemeyecekleri gibi, bir öz Türk gibi de bu millete hizmet etmeyeceklerdir...

- Türk derken, dokuz göbeği Türk olanları mı kastediyorsunuz?

- Gönül öyle isterdi. Fakat gerçekleri gören Bozkurtçular, atalarının dörtte üçü Türk olan veya dört göbekten beri kanca Türkleşmiş olanları da Türk aymaktadırlar.

- Bozkurtçular Türkçü müdür?

- Evet!.. (Reha Oğuz Türkkan, Bozkurt Dergisi, 6 Haziran 1942


TÜRK'ün TÜRK'ten başka dostu yoktur diyenler,
" Müslümanlar ancak kardeştirler..." Hucurat -10
Ayetini inkar etmiştirler !!! Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.


Türkiye'deki resmî Yahudi sayısı şu anda 15 bin civarındadır. Bunların yanında bir de bir buçuk milyon Kripto Yahudi bulunmaktadır.

 

Türkiye'deki resmî Yahudi sayısı şu anda 15 bin civarındadır. Bunların yanında bir de bir buçuk milyon Kripto Yahudi bulunmaktadır.

1. Sabataycılar.

2. Alevî Bektaşi kılığına girmiş Yahudiler.

3.Müslüman görünen Kürt Yahudileri.

Kuş kadar aklı olan bir insan, bu bir buçuk milyon Yahudinin Türkiye'yi ellerinde oynatacaklarını bilir, anlar ve kavrar.

Medyada onlar, finans ve bankada onlar, iktisat ve ticarette onlar, ihracat ve ithalatta onlar, üniversitelerde onlar...

Tekelleri biraz kırıldı ama hâlâ çok güçlüdürler.

İslâmî kesime, İslâmcılık hareketine, siyasal İslâm'a, islâmî hizmet ve faaliyetlere sinsice sızmışlardır.

Onlar Osmanlı sistemini, Türkiye'nin kültürel gerçeklerini bizden iyi bilen yetenekli uzmanlara sahiptir.

İslâm'da olmayan bir şey Yahudilikte vardır, mübahtır:

Bir Yahudi, Musevilik dinini yüreğinde saklamak şartıyla dıştan Hıristiyan ülkelerinde Hıristiyan, Müslüman ülkelerinde Müslüman görünebilir, yani iki dinli olabilir.

İsrail'in Türkiye'yi kayb etmek gibi bir lüksü yoktur. Türkiye'yi kaybederlerse İsrail devleti kısa zamanda sona erer.

Şu anda islâmî kesimde on kadar çok büyük, yüz kadar büyük, binlerce orta ve küçük cemaat, hizip, fırka, grup, klik vardır. Bunların içine ajanlar, casuslar, provokatörler, yönlendiriciler sızmıştır.

Sakala, sarığa, cüppeye, şalvara önem veren tarikatin içine sakallı, sarıklı, şalvarlı casuslar sokarlar. Herifler gündüzleri sâim, geceleri kaim görünür, yapacaklarını yapar.

Vaktiyle Moiz Kohen efendi, asıl adını gizleyip, buram buram Oğuz Türkü kokan Tekin Alp adıyla Türkçülük, milliyetçilik yapmamış, "Kahr olsun şeriat!.." diye bağırmamış mıydı?

Boşuna söylememişlerdi: Yirminci asırda Yahudiler iki devlet kurdular diye...

Türkiye halkı bin bir sıkıntı çekerken tank tâmiri bahanesiyle İsrail'e milyar dolar ödemedik mi? Soruyorum: Tanklar tâmir edildi mi, bize geri verildi mi? Heyhat ki heyhat...

Türkiye sebze, bakliyat ve hububat tohumlarını İsrail'den satın alıyor.

Bugünkü düzen ve sistemde hiçbir iktidar İsrail ile yapılmış olan gizli anlaşmaları çiğneyemez.

Buzdağının su üzerinde görünen yüzde birinin sahnesinde birtakım tiyatrolar oynansa da Türk-İsrail birlikteliği devam edecektir.

Bazı çok akıllılar "Türkiye İsrail'i dize getirdi...İsrail'i rezil etti... İsrail bizden çok özür diledi... İsrail Türkiye'den tir tir titriyor..." gibi gülünç ve gerçek dışı açıklamalar yapsalar da...

Genelkurmay başkanlığımızda çok gizli bir İsrail Odası varmış. Buraya birkaç kişi girebiliyormuş...Siz bu riyavetleri duymadınız mı?

Türkiye ile İsrail arasındaki çok gizli anlaşmaların mahiyeti nedir? Bilen yok...

One minute demekle bu anlaşmalar hükümden ve yürürlükten kalkıyor mu?

ABD ve İsrail Ortadoğu'da iki büyük İslâm ülkesini savaştırmak istiyormuş.

Vaktiyle Irak ile İran'ı savaştırmamışlar mıydı?

Buzdağının, görünmeyen yüzde 99'unda neler var acaba?

Mehmet Şevket Eygi
Araştırmacı Yazar

 
Osmanlı döneminde Makedonya, Selanik ve Resneden alevlenen bu hıyanet ateşi, Jöntürkler ve azınlıklarla birleşip koca İmparatorluğu tarumar etmeye yetmişti. Milletlerarası bir menfaat şebekesi olan masonluk, bu türden yıkıcı eylemleriyle kendi üyelerine ikbal kapılarını sonuna kadar açarken, gerçek Türk insanlarının arzuladıkları mevkilere erişmesini her zaman ve her devirde engellemektedir. Bu nedenledir ki, mason localarının varlığına son vermek ülke insanlarımızın asli görevi olmalıdır.
Kapağa baktığınızda ilk şokları yaşıyacaksınız.Eseri okudukça sıkılacaksınız , üzüleceksiniz belki de öfke duyacaksınız ,ama sonuna geldiğinizde bu duyguları geçecek şekide ağlayacaksınız.Belki milliyetçisiniz , belkide islamcısınız.Türkiye  nin Büyük Masonalrını
merakla bakacaksınız.Masonların belgeleri nasıl ele geçirdiğini  ve kimlerin O kuruma diz çöktüğünü hayretler içinde şaşırarak göreceksiniz.
Bazı isimleri duyunca  küçük dilinizi yutacaksınız.Burada Süleyman Demirel , Rauf Denkyaş , İsmail Cem İpekçi , Özer ve Tansu Çiller , Şükrü Sina Gürel ve bunungibi niceleri .Sözün özü masonlar ve işbirlikçilerini tanıyın.


 Prof. Dr. Türkan Saylan Katolik bir anneden dünyaya geldi.
Sabİh Kanadoğlu Menemenli mi Serficeli mi ..
Prof. Dr. Yücel Aşkın Tescilli bir Ermeni dönmesi.
Prof. Dr. Emin Alıcı Nüfus kağıdında Hristiyan ibaresi var.
Prof. Dr. Süleyman Ateş Ermeni bir anneden dünyaya geldi.
Erol Aksoy Kiliselere aşina bir Rum dönmesi.
Edlz Hun Ermeni dönmesi olduğunu neden sakladı
I. Meclisteki Rum ve Ermeni dönmeler kimlerdir
Geçmişten günümüze dönmeliğini gizleyen milletvekilleri.
Rum ve Ermeni dönmelere neden imtiyazlı davranıldı
Atatürk'ü düelloya davet eden Alfred Rüstem kimdir
Baba Oğul Ermeni dönmesi milletvekilleri...
Emniyet Genel Müdürlüğü yapan Ermeni dönmesi kimdir
Yargıtay Üyesi Ermeni dönmesi nasıl milletvekili seçildi
Rum ve Ermeni dönmeler Türkiye'nin kaderi olamaz.
Bu şartlarda Resmi tarihin mutlaka yargılanması gerekiyor.
Bu resimde gördükleriniz gerçekten bir ibret vesikasıdır. 1960 ihtilalinin lideri Cemal Gürsel Paşa 25 Ekim 1961 tarihine kadar Devlet Başkanlığı yaptığı süre içerisinde, Ermeni Cemaatinden Hermine Agavni Kalustyan, Rum Cemaatinden Kaludi Laskari, Yahudi Cemaatinden Hahambaşı Müşaviri Erol Dilek'i 6 Ocak 1961 tarihinde Devlet Başkanı Temsilcisi atamıştır. Temsilciler Meclis Üyesi sıfatına haiz olan bu insanlar, 25 Ekim 1961 tarihine kadar on ay Devlet Başkanlığı Temsilciliği yapmışlardır. Yakın tarihin karanlıklarında kalan bu acı gerçekler, Türk milletine ithaf olunur


FİŞLEMEDE 3 KRİTER
Teğmen, üsteğmen ve yüzbaşılar tarafından gerçekleştirilen fişlemeler "mesai saatleri içi ve dışındaki temasları, özel yaşamı, kimlerle vakit geçiriyor, ev hayatı" kriterlerine göre yapıldı. General ve amirallerin dünya görüşleri, Atatürkçü olup olmadıkları, dine ne ölçüde yatkın oldukları, Ramazan'da oruç tutup tutmadıkları, kadın ve paraya düşkün olup olmadıkları da tespit edildi. Belgelere göre Balyoz hareket palanı hazırlık çalışmaları çerçevesinde Donanma Komutanı Ora. Örnek'in Ekim 2003 tarihli emri ile 1. Ordu Komutanlığı ile Donanma Komutanlığı arasında irtibatın sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için özel kuryeler görevlendirildi. Belgelere göre özel kurye görevini bu süre içinde Deniz Kur. Kd. Alb. R.C. Gürdeniz, Deniz Kurmay Binbaşılar S. Topuz ile O.G.B. Oğurloğlu yerine getirdi. 




MASON KOMUTANLAR :
Korgeneral Selehattin Tokay. ..................33 Derecede Üstad Mason
Korgeneral Şefik Erensu      . .................. Üstad Mason Erenler Locasından                                
Tümgeneral Prof.Dr.S Tahsin Aygün . .......Sebatayist ve Bilderberg Üyesi            
Tümgeneral Necdet Tiryaki     . ................Üstad Mason Erenler Locasından                                                         
Tümgeneral Zeki Bilgin    . ........................ Üstad Mason Erenler Locasından                                                        
Tümgeneral Necmi Ökten  . ..................... 33 Derecede Üstad Mason
Tuğgeneral Prof.Dr. Kamil Sokullu  . ........Ankara -İnanış Locası
Tuğgeneral Prof.Dr. Necip Berksan   . .......Ankara-Yıldız Locası
Tuğgeneral Prof.Dr. Saim Bostancı   . .......Büyük Loca Kurucusu
Tuğgeneral  A Kemal Sarıay    . .................33 Derecede Üstad Mason
Tuğgeneral Alaadin Mizanoğlu    . .............Bilderberg Üyesi
Tuğgeneral A. Remzi Yiğitgüden   . ...........Suprem Konsey Üyesi
Tuğgeneral  İlker Güven    . ........................Ankara-İnanış Locası
Kur.Alb N.Tahsin Erol   . ............................33 Derecede Üstad Mason
Kur.Alb Ertuğrul Alatlı    . ..........................33 Derecede Üstad Mason



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder